Arada bazı gruplarla işbirliği yaparak sizlere salt bilgileri yansıtmaya çalışıyoruz. Ben bugün bi’şey öğrendim isimli grup da bunlardan birisi. Aslı Öztürk grupta ülkelerin farklılıklarına göre sıralandığı bir siteyi tanıtmış. Sizlerle paylaşmak istedik:
Ben bugün, ülkelerin kültürel farklılıklarını altı adet boyuta göre ölçen bir endeks olduğunu öğrendim. Literatüre ilk defa Geert Hofstede tarafından kazandırıldığı için Hofstede Endeksi olarak anılmış.
Bu endeksle üç ülkeyi karşılaştırıp, kültürel farklılıkları ya da benzerlikleri gayet net görebiliyorsunuz. Bu farklılıklar güce yakınlık-uzaklık, bireysellik, belirsizliği göz ardı etme, erkeklik-dişilik, uzun dönem odaklılığı, heveslilik ve kısıtlılık boyutlarıyla ölçülüyor.
Hofstede çalışmalarını 1960’lı ve 70’li yıllarda IBM firmasının dünyanın farklı noktalarındaki çalışanları üzerinde yaptığı anketlerle şekillendirmiştir. Teori ilk ortaya atıldığı zaman 4 farklı boyut içermekte olup boyutlar genelde iki ters kavramdan hangisine yakın olunduğu ile ölçülmektedir.
Boyutlar şu şekilde:
1. Güce uzaklık endeksi (Power distance index, PDI): Bir organizasyonun veya sosyal yapının üyelerinin güç dağıtımı ile ilgili düşüncelerini sorgular ve gücün eşit mi yoksa dengesiz mi dağıtıldığı şeklinde iki uçtan hangisine daha yakın olunduğunu bulmayı hedefler. Aslında güce yakın olanların gücün eşit dağıtıldığını savunması ve güce uzak olanların gücün adil dağıtılmadığını savunması, organizasyonlardaki güce uzaklığı anlatmaktadır. Bu açıdan bakıldığında güce yakın hisseden organizasyonlarda müzakere kültürünün gelişmiş olması ve demokratik ortama daha açık olmaları savunulabilir. Kültürel boyutta incelendiğinde ise güce yakın organizasyonların farklı kültürlere daha açık olduğu görülmektedir.
2. Bireysellik (Individualism , IDV): Topluma bireylerin ne kadar dahil olduklarını ölçmek için kullanılır. Bireysellik kavramının yüksek olduğu toplumlarda, bireysel menfaat ve hedeflerin toplumsal menfaat ve hedeflerden önde geldiği söylenebilir. Kişilerin kendilerini birey olarak mı bir grubun üyesi olarak mı hissetmeleri indeksin temel iki ucunu oluşturmaktadır. Örneğin kişiler bir ailenin koruması altına girmeyi ve bunun karşılığında aile kavramına koşulsuz itaati kabul edebilirler. Kültürler arası esneklik açısından bakıldığında, bireylerin birey olarak kabul edildiği ve aidiyet kavramının düşük olduğu sosyal organizasyonların yabancı kültürlere daha açık olduğu söylenebilir.
3. Belirsizliği göz ardı etme endeksi (Uncertainty avaoidance index, UAI): Bir sosyal organizasyonun belirsizlik veya muğlaklığa karşı ne kadar hoş görüşü olduğunu gösteren endekstir. Belirsizliği kabul etme kapasitesi düşük toplumlarda herhangi bir belirsizliğe karşı kaygı yüksektir ve bu kaygıdan kaynaklı olarak her durumu belirli hale getiren kurallar konulması veya çözümler üretilmesi beklenir. Bununla birlikte yüksek orandaki belirsizlikleri kabul edebilen toplumların kültürel ilişkilerinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Bu kültürler değişime daha açıktır ve yeni kültür ve yeni fikirlere saygı gösterme seviyeleri daha yüksektir.
4. Erkeklik (Masculunity, MAS). Cinsiyetler arasındaki rollerin duygusal olarak nasıl dağıtıldığını belirleyen endekstir. Erkeksi toplumlarda değerler daha çok rekabet, güç ve somut nesneler üzerine kuruludur. Buna karşılık kadınsı topluluklarda değerler daha çok ilişkiler, hayat kalitesi ve duygular üzerine kuruludur. Kadınsı topluluklarda kadın veya erkek cinsiyetinin bir önemi yoktur ve bireylere eşit olarak davranılmaktadır. Literatürde bazı topluluklar veya kültürel geçmişten gelen okuyucuları rahatsız etmemek için “erkeksi” veya “kadınsı” topluluk yerine “sayısal hayat” (erkeksi) ve karşıtı olarak da “kaliteli hayat (kadınsı)” kavramları da kullanılmaktadır.
5. Uzun dönem odaklılık (Long Term Orientation LTO) : Konfiçyus dinamikliği olarak da geçen kavrama göre sosyal organizasyonların zaman ufukları sorgulanmakta ve toplumsal organizasyonların uzun veya kısa vadeli beklenti, hedef veya planları olmasına göre ölçülmektedir. Uzun dönem odaklı toplum birimleri daha çok gelecekle ilgili planlar yapmakta çıkarcı davranmakta ve bu çıkarlara göre değerleri şekillenmektedir. Örneğin para biriktirmek, kalıcı olmak veya çıkarları uğruna uyum sağlamak bunların arasında sayılabilir. Tam ters ucunda ise kısa dönem odaklı topluluklardan bahsetmek mümkündür. Bunlarda değerler gelecekten çok geçmiş ve şimdiye odaklıdır. Örneğin geçmişten gelen geleneklere saygı veya şu andaki toplumsal sorumlulukların ne kadar yerine getirildiği gibi parametreler önem taşımaktadır.
6. Heveslilik ve kısıtlılık (Indulgence versus restraint, IVR): Bir topluluğun üyelerinin heva ve heveslerini ne kadar kontrol altında tutabildikleridir. Hevesli topluluklar göreceli olarak isteklerini ve heveslerini yerine getirmekte kendilerini özgür bırakmışlardır. Hayattan zevk almak veya eğlenmek gibi faaliyetleri birer doğal insan davranışı olarak ele alırlar. Buna karşı olarak kısıtlılık halindeki topluluklarda ise insani zevklerin ve heveslerin katı kurallar tarafından kontrol edildiği görülebilir. Örneğin Güney Amerika toplulukları oldukça hevesli topluluklarken Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da heves ve rahata düşkünlük azalırken Orta Doğu’da özellikle İslami kurallarla birlikte kısıtlılığın artmaya başladığı ve özellikle Uzak Doğu’da kısıtlılığın çok daha yüksek seviyelere çıktığı söylenebilir.
Site: https://www.hofstede-insights.com/country-comparison/