Şizofreni hastalarının çizdiği resimleri hatırlarsanız (tıklayın) hepsinde bambaşka bir ruhun izleri vardı. Bu sefer yine hastalıktan muzdarip birini sizlerin karşısına çıkarıyoruz; Charnley. Ama onun sonu ne yazık ki intiharla bitti. İntihara gittiği süre boyunca kendi portresini çizdi ve her portreyle birlikte bir not yazdı. on7yirmi5 isimli sitede yayınlanan bu notlar ve portreler oldukça ilgi çekici.
1-) 11-16 Nisan 1991 Çok fazla uyuduğum bir dönemde, iki oturuşta çizdim bu klasik portreyi. Benzerlik var mı aralarında, ne dersiniz?
2-) Üst komşum aklımı okuyor. Sanki egomla savaş halindeymiş ve onu çarmıha germek istermiş gibi benimle konuşup duruyor. Yüksek paranoya içindeyim. Böyle hissediyorum çünkü yaşadığım zihinsel sallantılar kolayca yorumlanabilir haldeler. Ben de bu zihinsel yoğunluğu resimlerime aktarmayı amaçladım. Kafam fazlasıyla karışıktı ve insan seslerine karşı oldukça duyarlıydım, tıpkı vahşi bir hayvan gibi…
3 Uzun zamandır zihnimi odaklamaya çalışsam da bunda pek çok kez başarılı olamadım ve ortaya sanatsal bir ürün koyamamıştım. Daha da kötü bir durum var ki, etrafımdaki insanların ekstra bir algı sensörüyle donatılmış olup zihnimi okuyabildikleri düşüncesine kapılmıştım. Olaya bu pencereden bakınca da kendimi sanki kör bir insan olarak görüyordum. Resimdeki gözlerin yerine çizdiğim çarpıların sebebi de buydu.
4 Resimdeki beynin üzerine attığım noktalar var ya, işte onları yaparken kendi kanımı kullandım. Amacım ise uzun zamandır aşamadığım zihinsel acılardan kurtulmaktı. O günlerde çok fazla içtiğim için resme, pipoyu da ekledim. Göz koymadım resme çünkü gerçekten neler olup bittiğini göremeyecek haldeydim. Ağızda da dikişler var. Dediğim gibi kan bana ait. Başparmağımı kestim birazcık.
5-) 29 Nisan 1991 Olaylar artık kontrolümden çıkmaya başlamıştı. Ruhani bir kuvvet ısrarla sigaradan uzak durmamı ve içmemem gerektiğini söyleyip duruyordu. Hatta içtiğim takdirde başıma kötü şeyler gelecekmiş. Sıradan bir içici olarak bu durum artık beni delirtmeye başlamıştı çünkü içmek istiyordum. Kullandığım ilaçların dozajını arttırdım, belki o sesten kurtulurum diye fakat olmadı. Ses gitmedi. Ses gitmedi ve ben deli gibi dönmeye, kendi kendimi yemeye devam ettim. Günler boyunca hem de…
6-) 2 Mayıs 1991 Son günlerim çok zor geçti. İlaçlar resmen tüm enerjimi aldı götürdü benden. Hiçbir şey için enerjim yok. Bitmiş bir haldeyim. O halde çizdim bu resmi de. Notu: Çamaşır ipi, zihinsel berraklığımın ya da düşüncelerimin ulu orta bir şekilde ortada olduğunu gösteriyor. Ayrık haldeki haçlar, şizofreninin bir çeşit “egoyu çarmıha germe” aracı olduğunu temsil eder nitelikte. Şapkalı adam ise beni izliyor ve her şeyi şapkasının altında gizliyor.
7 -) 6 Mayıs 1991 Kendimi insanların acımasız yorumları için bir hedef gibi hissediyorum. Neden böyle hissediyorum ki?
8 -) Ego denilen şey ne garip. Saldırıya uğrayınca bir kanser hücresi gibi parçalanıyor. Kanlar içinde kalıyor, aşağılanıyor adeta. Kendimi İsa’yı çarmıha germe kararını veren Romalı gibi hissediyorum bazen. Kendi egom da çarmıha geriliyor adeta. Hiçbir zafer olasılığına sahip değilim sanki, sadece aşağılanma var. İçten içe zarar görmeye devam ediyorum…
9 – Zihnim benden bağımsız şeyler üretmeye ve ürettiği bu düşüncelerle de inanılmaz boyutta bir yayın yapmaya başlamıştı. Zihnimin dizginleri artık benim elimde değildi, bir şey yapabilecek iradeye de sahip değildim zaten. Bu durumun bende yarattığı düşünsel dalgalanmayı da, benden bağımsız olarak hareket eden devasa bir ağız çizerek resmettim.
10 Çizdiklerimi insanlara anlatmaktan gerçekten bıkmış durumdayım. Derdimi anlatamamak da benim trajedim haline gelmişti artık. Örneğin bu resmimde maviyi kullandım çünkü antidepresanı kestiğimden beri depresyondayım. Radyo ve televizyon beni fazlasıyla kaygılandırıyordu çünkü etrafa saçtıkları dalgalarla etkileşime geçerek kendimi ifşa etmiş ve aşağılanmış gibi hissediyordum. O anlarda ise insanlar bana gülüyor ve dolaylı yollardan bana bu yaşananların gerçek olduğunu söylüyorlardı. Bu yaşananlardan sonra o insanlarla ikili ilişkiler kurmamaya devam ettim.
11 Belki de tüm bu yaşananların sebebi kırık bir kalptir, kim bilir? Tek bilinen şey var, o da bu durumun can yaktığı. Çizdiğim resmin sol tarafını en iyi bu şekilde anlatabilirim. Kalbin sağ tarafındaki örümcek bacakları ise yaşadığım duygu devinimlerini ve zihnimden fışkıran istemsiz düşüncelerin bir yansıması gibi adeta…
12 Örümceğin bacakları benim içinde bulunduğum durumun birer göstergesi gibiler. Örümceğin bacakları pek çok şeyden soyutlanmamın temsili gibiler adeta. İçinde bulunduğum ruhsal durumun altında yatan gerçek bu mu? En sonunda farklı bir sonuca ulaşacaktım fakat bu durum da yaşanılan gerçeğin bir parçasıydı.
13 Resimlerimde kullandığım teknikle alakalı bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar beni karanlıkta bırakıyorlar çünkü geçmişim hakkında türlü türlü dedikodular var ve ben ise onların hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Resimdeki yumurtalar boş, aynen düşüncelerden sıyrılmış bir zihin gibi. İçerisinde hiçbir şey kalmamış. Sırlar gitmiş; başka birinin, üzerimde söz sahibi olan birilerinin iştahını bastırmaya gitmişler adeta. Onlar da her lokmanın tadına sonuna kadar varıyorlar…
14 Yaşadığım zihinsel çalkantıların davetsiz misafirleri… kapı eşiğinden ayaklarını uzatmışlar gibi.. Ağız çivilenmiş, dil ise düğümlenmiş. Bu durumun sebebi de onlara karşı verecek cevaplarımın olmayışından.
15 Şizofrenimin içini görmeye, onu bulmaya yaklaştığımı hissediyorum ve bu karmaşık resim de bu durumun imgesel hale gelmiş hali. Öncelikle içim, dışım birdi. Fakat zamanla bazı durumlar üzerinde beklenmedik girişimler yapmak artık neredeyse imkansız hale gelmişti. Egom ve beynim, rahat hareket etmemi engelliyor ve zihnimde sınırlandırmalar yaratıyordu
16 12 Temmuz 1991Bu ve sonraki portre hakkında Charnley herhangi bir yorum getirmemiş. Fakat, bu portrenin üzerinde Bob Dylan’ın The Bootleg Series, Volumes 1-3 albümlerinin son şarkısı olan Series of Dreams’ten bir alıntı var ve şöyle yazıyor: ”Bu kağıtlar ciddi anlamda hiçbir işe yaramaz haldeler, ta ki başka bir dünyaya ait olana dek…”
17 Son portresi üzerinde çalışma yaptıktan sonra, herhangi bir not bırakmadan, intihar etti Bryan Charnley. Ruhsal anlamda yaşadığı zorluklardı belki de onu son çare olarak gördüğü intihar batağına iten. Ya da bambaşka şeylerdi. Kim bilir?..
Kaynak: on7yirmi5