Bu defa kadını kayırmayacağım… Cinsiyet seçmeyen bir ilişki sorunuyla karşı karşıyayız… Bu hep mi böyleydi, yoksa yine bizim problemli kuşağın eseri mi emin değilim lakin, annemden babamdan da bilirim… İlişkinin heves kırıcı, oyunbozan tarafı değişir ama bu durum değişmez okur… Ne çektik be!
1) Sevgilim, sürpriiiiiz!
Siz ondan habersiz, bir heyecan, bir mide ağrısı koşturur ona sevimli sürprizler hazırlarsınız. Yüzünün alacağı şekli hayal eder, sabırsızlıkla sürprizinizle karşılaşacağı anı hayal edersiniz; o an gelir, karşınızda bön bön bakan ifadesiz bir surat bulursunuz… Küçük sürprizleri boşverip, ona küçük şarjörler boşaltmak istersiniz!!!
2) Artık Yalnız Değiliz ki, Birlikte Çözeriz Ne Varsa…
Ya evet, çözersiniz. Onun sorunu sizin de sorununuz ama sizin sorununuz yalnız sizin sorununuz olur. Tabi ilişki dediğin iki kişilik ama bir bakmışsınız yalnız sizin omzunuza yüklenmiş…
3) Haklısın Sevgilim!
Ben en çok bu kısmına deliriyorum sevgili okur. Her sıkıntıda, problemde cinnet geçirip ortalığı dağıtmak gibi eğlenceli yollar varken siz onu anlamayı, problemi çözmeyi seçersiniz. O “haklısın sevgilim” der. Ama hiçbir şey yapmaz. Haklı olmak öyle sinir bozucu bir hal almaya başlar ki… Hayatınızı artık dünyanın en haksız insanı olarak geçirmek istersiniz.
4) Başka Bir Şey Düşünüyordum, Afedersin.
Günlük hayatımız bir Türk dizisi gibi bin tane entrikayla geçmiyor tabi ki ama bazen bizi heyecanlandıran bir şeyler yaşıyoruz. Bunu da en sevdiğimiz insanla paylaşmak istiyoruz. Lakin bazen öyle önemsemiyor ki… Sinirden ağlamak istiyoruz.
5) Dalga Geçmiyorum, Gül Diye Yapıyorum
Oldukça stresli bir gün geçirmişsiniz, biraz şımartılmaya ve rahatlamaya ihtiyacınız var. Bunu da kapıcıdan beklemeyiz değil mi sevgili okur?! Hayatımızı paylaştığımıza inandığımız insana anlatır, onunla rahatlamak isteriz. O ise suratında salak bi sırıtma, “abartma canım” ile başlayan cümlelerle sizi “aklınca” rahatlatır. Osmanlı tokadının modasının geçtiğine mi üzülelim, stresimizin katlandığına mı…
6) Afedersin, Görmemişim.
Sizi seviyor ve elbette ihmal etmiyor. Ama bizim nesil, Yılan Hikayesi’nin Cem’inden şunu öğrendi ki; “Seven Kalpler hassas olur.” Nokta. Butün gün haber alamayınca, endişelenir, merak ederiz. Sonunda
ulaştığımızda kuru bir “afedersin” Pardon canım ama ölüyordum burada endişeden!!! Yine de telefonunda sadece 2 cevapsız çağrı var, bana abartmışsın da diyemezsin. Yalnızca bir ses ver, ne yapıyorsan yap sonra… Değil mi ama?!
7) Bakarız
Buna pek de yorum yapmaya lüzum yok. Hayır demek yemez, kırmak da istemez.
Daha önce net olalım demiştim. Üzerine fazla konuşmayacağım. Yavuz Öztürk’ün anıtı durumu özetlemiş.
8) Ne Değişti Şimdi
Elinin körü değişti… İnsan da heves mi bıraktınız da sevelim. Bencil olmasak falan, dünya güzel yer de… İşimize gelmiyor ki… Sonra ama mutluyduk cümleleri… Karşınızdaki mutlu tabi… Sizi düşünen yok.
Aaaa, yazarken sinirlendim sevgili okur… Yapmasınlar bize böyle şeyler.