Connect with us

KÜLTÜR

Şems-i Tebrizi’den Bilginin Cehaletini Anlatan Muhteşem Öğüt

Şems-i Tebrizi, tasavvuf dünyasının en derin düşünürlerinden ve en önemli şahsiyetlerinden biridir. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin hayatındaki en önemli etkilerden birini yaratan Şems, aynı zamanda “gerçek bilginin” ne olduğunu anlamamıza yardımcı olan öğütler vermiştir. Onun sözleri, sadece tasavvufî bir bakış açısına sahip olmanın ötesine geçer ve hayatın her alanında geçerliliği olan derin hikmetler içerir.

Şems-i Tebrizi’nin öğütleri arasında en dikkat çekici olanlarından biri, bilgi ile cehalet arasındaki farkı anlatan öğüttür. Bilginin ve cehaletin yalnızca kitaplarda veya teorik düzeyde bir fark olmadığını, insanın kalbinde ve davranışlarında da belirginleştiğini vurgular. Bu öğüt, günümüzde bile hala üzerinde düşünülmesi gereken bir derinliğe sahiptir.


Şems-i Tebrizi’nin Bilginin Cehaleti Anlatan Öğüdü:

Şems-i Tebrizi, bir gün etrafındaki müridlerine şu şekilde bir öğüt vermiştir:

“Bilgi, bir denizin içindeki damla gibidir. Ne kadar çok bilgi edinirsen, o kadar çok bilmediğini fark edersin. Bir bilgin, bilmediği şeyleri kabul edebilendir. Gerçek bilgelik, cehaleti kabul etmekle başlar.”

Bu söz, hem derin bir tasavvufi anlam taşır hem de insanların günlük yaşamlarındaki bilgiyi nasıl algıladıklarına dair önemli ipuçları verir. Şems-i Tebrizi, bir insanın bilgiyle dolduğunu düşündükçe, aslında bilgiye daha da uzaklaştığını anlatmak istemektedir. Çünkü bilgi, insanın ego ve kibirini besleyebilecek bir araç olabilir. Bu noktada, gerçek bilginin, sadece sahip olduğu bilgilerle yetinmeyip, bilmediğini kabul edebilmek olduğuna dikkat çeker.

Advertisement
Advertisement Advertisement

Bilgi ve Cehalet Arasındaki İnce Çizgi

Şems, bilgi ile cehalet arasındaki farkı çok ince bir çizgide görür. Bilgi, yalnızca kitaplardan veya dış dünyadan alınan bilgilerle sınırlı değildir. Gerçek bilgi, insanın içsel dünyasında, kalbinde, nefsinde ve davranışlarında ortaya çıkar. Kişi ne kadar çok şey öğrendikçe, aslında o kadar çok bilmediğini fark eder. Bu farkındalık, insanı gerçek bilgiye daha yakın hale getirir. Çünkü bilgiyi kendine bir taç yapmak yerine, onu daha derin bir hizmet ve alçakgönüllülükle kullanmak gerekir.

“Cehalet,” diyen Şems, “bilmediğini bilmemek ve bunu kabul etmemektir. Ancak gerçek bilgelik, bilmediğini kabullenebilmek ve bununla barış içinde yaşamakla gelir.”

Burada Şems, cehaleti yalnızca eğitimsizlik olarak görmemekte, aynı zamanda insanın kendi egosuyla olan bağını da anlatmaktadır. Cehalet, aslında insanın kendi bilgisiyle övünmesi ve dış dünyayı anlama çabasında kendi dar görüşlülüğü ile körleşmesidir.


Bilgeliğin Cehaleti Kabul Etme Noktasındaki Gücü

Şems-i Tebrizi’nin, “Gerçek bilgelik, cehaleti kabul etmekle başlar” sözünün derin anlamı, cehaletin bir farkındalık olarak kabul edilmesi gerektiğini öğretir. Yani, insanın her şeyden önce bilmemenin getirdiği fakirliği kabullenmesi, gerçek bir öğrenmenin kapısını aralar. Bilinçli bir cehalet, kişinin ruhunu ve zihnini özgürleştirir.

Advertisement
Advertisement Advertisement

Bu bakış açısına göre, bir insan daha fazla bilgi sahibi oldukça, öğrenmeye karşı daha büyük bir açlık hisseder. Ancak bu açlık, egoist bir amaca hizmet etmez. Aksine, insan gerçek bilgiyi keşfettikçe, daha fazla şeyin farkına varır ve daha alçakgönüllü olur. Bu noktada bilgi, kişiyi kibirli veya üstün hissettiren bir araç olmaktan çıkar, aksine daha derin bir farkındalık arayışına dönüşür.


Bilgi ve Cehaletin Dönüşümü: Şems-i Tebrizi’nin Öğüdü

Şems-i Tebrizi, bilgi ve cehaleti farklı bir gözle ele alırken, insanın nefsinin etkisinden nasıl sıyrılması gerektiği üzerinde de durur. Onun öğütlerinden biri, bilginin hizmet amacı taşıması gerektiğidir. Yani, elde edilen bilgi sadece kişisel tatmin veya övgü için değil, topluma hizmet etmek ve insana fayda sağlamak için kullanılmalıdır.

Şems, insanların doğruyu ararken kendi egolarını ve önyargılarını aşmalarının önemine değinir. Ego, bilginin cehaletini gizler, çünkü insan ne kadar bilgi sahibi olduğunu düşündükçe, aslında cehaletini daha derinden kavrayamaz. Gerçek bilgelik, her şeyin farkında olmamakla, her zaman öğrenmeye açık olmakla gelir.


Sonuç: Bilgi ve Cehalet Arasındaki Yolculuk

Şems-i Tebrizi’nin öğüdü, insanların kendi iç dünyalarında sürekli bir dönüşüm geçirmesi gerektiğini anlatır. İnsan ne kadar çok bilgi edinirse, bilmediği şeyleri daha çok fark eder ve bu farkındalık ona gerçek bilgiye ulaşmanın yolunu gösterir.

Advertisement
Advertisement Advertisement

“Gerçek bilgelik, cehaleti kabul etmekle başlar” sözü, aslında insanın her zaman alçakgönüllü olması gerektiğini ve sahip olduğu bilgiye hiçbir zaman mutlak bir gerçeklik olarak yaklaşmaması gerektiğini vurgular. Bilgi, insanın iç yolculuğunda bir araçtır; asıl olan ise insanın kendini tanıması, ego ve nefsiyle yüzleşmesi ve nefsin cehaletini aşarak gerçek bilgilere ulaşabilmesidir.



The Geyik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Advertisement Advertisement Advertisement
Click to comment

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Bunları da sevebilirsin