Yunanistan son yıllarda en çok turist gönderdiğimiz ülkelerden birisi. Hem yakın olması hem de kolay vize ya da vizesiz seyahat seçenekleriyle bu ilginin artarak devam etmesi öngörülüyor. Yalnız yavru vatanımız KKTC ile ilgili bir durum var ki yazıyı okuyunca siz de öğreneceksiniz, biraz can sıkıcı.
Fırat Uran’ın sosyal medya hesabından yayınladığı o yazı:
Yunanistan’ın KOS adasından çıkarken yıllardır korktuğum şey başıma geldi; pasaport polisi canım Schengen vizemin üzerine koca bir çizik atarak iptal etti…
Nedeni, aslında ilkokul yıllarıma dayanıyor olabilir. Sınıflara asılan Türkiye haritalarını hatırlarsınız. Kıbrıs, o haritalarda Türkiye ile aynı renk gösterilirdi. Bu yüzden ben ortaokula kadar Kıbrıs’ı Türkiye sanarak büyüdüm. İnsan bir noktada ayılıyor tabii, ya bu Kıbrıs, ne iş diyor. Aslında başka bir ülkeymiş kendisi.
Gel zaman git zaman büyüdüm, seyahat etmeyi de çok sevdiğimden bir gün ucuz bir uçak biletiyle kendimi başka ülke Kıbrıs’ta buldum. Yabancı bir ülkeye gidiyor olduğum için ne olur ne olmaz yanıma pasaportumu da aldım. Kıbrıs’a girerken Türk kimliği yeterli aslında fakat hazır pasaportumu da yeni almışken, boş sayfalarının üzerinde şık bir Kıbrıs damgasının, ileride sayfaları çevirirken bana göz kırpacağını düşünüp verdim pasaportu, bastılar damgayı.
Birkaç sene sonra bir gün tesadüfen öğrendim ki, Kıbrıs’a pasaport ile girenler Yunanistan’a giremiyorlarmış. Hay Allah dedim, bana bunu kimse söylemedi. Yunanistan da, Türkiye’nin en eli yüzü düzgün komşusu, muhteşem adaları var, ucuz, gitmesi kolay. Ne yapacağım ben şimdi?
Çözümü, Türkiye’den çıkarken zırt pırt 15 lira verip almak zorunda olduğumuz, aslında anayasadaki seyahat özgürlüğümüzü kısıtlayan fakat kimsenin sesini çıkarmadığı yurt dışı harç pullarında buldum. İnanır mısınız bu pullar sonunda bir işe yaradı! Valla hiç acımadan yapıştırdım Kıbrıs’ın üzerine.
Yunanistan’a ilk girdiğimde nerdeyse kalbim yerinden çıkacaktı. Ya yapıştırdığım pulu fark edip içeri almazlarsa? Hö deseler ‘Kıbrıs’a valla bilerek gitmedim’ diyip bayılacaktım. Kimse anlamadı. Yunanistan’a 5 kere girip çıktım. Yetmiyormuş gibi ‘ya bunlar anlamıyor’ diyip yeni Schengen vizemi Yunanistan’dan aldım. Bana 1 sene verdiler! Bilmiyorlardı ki, ben yılan, Kıbrıs’a gitmiş.
Canım Schengen vizemi gönül rahatlığı ile 9 ay boyunca tepe tepe kullandım. Taa ki bugüne kadar: Kos adasından çıkış yapmak için sıraya ilk girenlerden biri bizdik. Babam böyle şeyleri çok ciddiye alır. Saat 5’te kapı açılıyorsa, 5’e 10 kala orada olmalı. Kimseler gelmemiş. Boşluktan sıkılan pasaport polisi pullarımı teker teker yırtmaya başlamasın mı. A ha! dedi buldum; Süper Mario’da, prensesi kurtarmışçasına neşe ve çoşkuyla doldu. Gözümün önünde canım Schengen vizemi çizerken, “A a napıyosunuz polis bey” dedim. Gözleri parlayarak bana bakarken “Vizeni iptal ediyorum, Yunanistan’a hoşçakal de” dedi. Şaşırmış gibi yaparak “Nedenini açıklayabilir misiniz polis bey?” dedim. Umursamazca “Sen biliyorsun nedenini” dedi. Nedenini biliyor muyum diye kendime sordum. Vallahi biliyordum, adam doğru söylüyor. Beni kenarda beklemeye aldılar. Babamlar geçti. Bayram sebebiyle Türkiye’den Yunanistan’a kendini atmış yüzlerce güneşten kararmış insanı teker teker uğurlarken, gümrükte sırayı düzenleyen görevli kadın ile tanıştım. Babam dehşetle tellerin arkasından beni izlerken kadın ile şunları konuştuk:
K: Ne oldu seni salmıyorlar mı?
F: Ya ben Kıbrıs’a girdim de, onu buldular.
K: Olur öyle, merak etme bırakırlar.
F: Siz buralı mısınız?
K: Atina’da doğdum fakat 25 yıldır Kos adasında yaşıyorum.
F: Aa, Bodrum’a çok gitmişsinizdir o zaman.
K: Hayır, 25 yıldır hiç fırsat olmadı, hep bir şeyler çıktı.
F: Şaka yapıyosunuz, gitsenize! Burdan Turgut Reis 30dk! Şurası..
K: Belki bir gün giderim.
F: Türkiye çok ucuz, 1 euro 4tl!
K: Neeey, o kadar fark var mı?
F: Tabi canım, euroları bozdurup ne isterseniz alırsınız.
K: Nargile almak istiyorum.
F: Nargile? Türkiye’de her yerde var, Bu arada tekneye yetişebilir
miyim dersiniz?
K: Yetişirsin, ceza olarak en son seni alacaklar, tekne sensiz hareket etmez merak etme.
F: Biliyor musunuz, ben John Lennon’a inanıyorum.
K: Nasıl yani?
F: ‘Imagine there is no countries’, sınırlar ne kötü, orası Türkiye burası Yunanistan diye ayırıyoruz, bak siz burnunuzun ucuna 25 yıldır gidememişsiniz.
K: Tatlı bir çocuksun, o şarkıyı ben de severim.
F: Beni artık Yunanistan’a almazlar dimi, seni bir daha göremem. Sizin dilde ‘hoşçakal’ nasıl diyoruz?
K: αντιο σας
F: αντιο σας Yunanistan!
K: Belki Bodrum’da karşılaşırız.
Herkes gidince sıra bana geldi. Kadına kocaman gülümsedim. Polisler pasaportumu geri verirlerken, “Ben sadece Kıbrıs’ı da görmek istemiştim” dedim. Teknede ülkeme geri dönerken, elimde üstü çizilmiş, canım schengen vizemli pasaportumla şunu düşündüm: Ben küçük çocukken biri ile küstüğümde, diğer arkadaşlarımın da o kişiyle küsmesini isterdim. Sonraları bunun saçma bir şey olduğunu çünkü her insanın ayrı ilişkisi olduğunu fark ettim. Büyüdükçe bu huyumdan vazgeçtim. Bu gün, Kıbrıs’a girdim diye, Yunanistan’dan kovulmam aynı şey değil mi? Resmen koskaca ülke Yunanistan, Kıbrıs’a girdim diye benimle küstü! İnsanların seyahat özgürlüklerinin, sırf ülkeler birbirlerine küs diye kısıtlanması çocukça. Bunun acilen değişmesi gerekli. Hoşçakal Yunanistan, bir süre birbirimizi özleyip olgunlaşalım, yüzümüze bir kaç kırışıklık gelsin, belki bir gün Ege’ye karşı oturup rakıları tokuştururken beni affedersin.
Bu içerik Firat Uran’ın yukarıda belirtilen sosyal medya hesabından alınmıştır.