Ramazan boyunca vücudun sıvı dengesini nasıl korumak gerektiğini, yüzde 2’lik su kaybının bile vücut için önemli olduğunu belirten Uzman Diyetisyen Betül Karakuş, bireysel sıvı ihtiyacının nasıl hesaplanabileceğini anlattı. İşte Ramazan boyunca sıvı odaklı beslenmenin püf noktaları…
Ramazan boyunca oruç tutacaklar için Pınar Su ve İçecek adına beslenme tavsiyeleri veren Uzman Diyetisyen Betül Karakuş, bu dönemde özellikle vücuttaki sıvı dengesinin korunmasına yönelik çeşitli önerilerde buldu.
“Aşırı tuzlu ve şekerli gıdalardan uzak durun”
“Vücudumuzun ön hazırlığını ne kadar iyi yaparsak Ramazan’ı o kadar sağlıklı ve kolay geçiririz. İftarda bir bardak su ile oruç açmak, yemeğe çorba ile başlamak gün içinde kaybedilen suyun yerine konulmasına destek olabilir. İftar ve sahurda su içeriği yüksek sebze ve meyveler tüketmek de aynı görevi görür. Tam aksine sıvı ihtiyacını artıran aşırı tuzlu ve şekerli gıdaları tüketmekten kaçınmalı.”
“Çay kahve tüketimini sınırlandırın”
“Çay ve kahve gibi içecekler diüretik özelliğe sahip. Yani aşırı tüketildiğinde vücutta bir miktar sıvının azalmasına sebep olur. Dolayısıyla çay ve kahve sıvı ihtiyacımızı karşılamak yerine daha da artırabiliyor. Bu sebeple kontrollü tüketilmesinde fayda var.”
“Bireysel sıvı ihtiyacını hesaplamak mümkün”
“Genel olarak yetişkinler için günlük 8-10 bardak su tüketimi idealdir. Ancak kişinin kilosu, yaşı, cinsiyeti, fiziksel aktiflik durumu, yaşadığı yerin iklimi, tükettiği besinler bu miktarın değişmesine sebep olabilir. Pratik olarak kişi, kilosunu 30 veya 35 ile çarparak günlük sıvı ihtiyacını bulabilir. Ramazan döneminde de bu miktar desteklenmelidir. Ayrıca kişi gün içinde çok hareket ediyorsa, çok terleyen bir bünyeye sahipse, sıcak bir bölgede yaşıyorsa yine bu miktarı desteklemekte fayda var.”
“Yüzde 2’lik kayıp bile sorun oluyor”
Suyun, vücudun işleyişi için oldukça kritik bir öneme sahip olduğunun altını çizen Karakuş, “Suyun eksikliği vücuttaki sistemlerin çalışmasını olumsuz etkiliyor. Genel halsizlik durumu ve baş ağrısı sık rastlanan sorunların başında geliyor. Yapılan araştırmalar, vücuttaki su miktarında yaşanabilecek yüzde 2’lik bir kaybın bile mental durumu etkileyebileceğini, bilişsel fonksiyonlarda aksamalara sebep olabileceğini ortaya koyuyor. Susuzluğun kronikleşmesi durumunda ise böbrek taşı, idrar yolları enfeksiyonu ve kronik böbrek hastalığı gibi sorunlar baş gösteriyor. Yine son yıllarda ABD’de yapılan bir çalışma, yetersiz su tüketen bireylerde, kişinin obeziteye yakınlığını belirleyen Beden Kitle İndeksi’nin (BKİ) daha yüksek olduğunu, dolayısıyla su tüketimi ile obezite arasında doğrudan bir ilişki olabileceğini ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.