Parayı bulsam çalışmam fikri insanın ağzına dolanmış laflardan biridir. Ancak bu mümkün mü? Donald Hebb, 1951’de bu sorunun peşine düşmüş ve cevabını bulmuş. Ekşi sözlük yazarlarından john sacrimoni’nin yazısını okuyoruz.
MCgill üniversitesi psikoloji profesörlerinden donald hebb, 1951’de beynin fizyolojisi hakkında bir dizi araştırma yapmıştır. yüzlerce öğrencinin kaydolup, sadece 72 tanesinin yeterli veri üretebilecek kadar dayanabildiği bu deneyde, sadece 6 öğrenci deneyin hedeflediği 6 tam gün boyunca duyu kıtlığına dayanmış ve deneyi tamamlamıştır. deneye katılan kişilere o zaman için çok iyi bir tutar olan günlük 20$ ödenmiştir. hiçbir şekilde 2.5m’ye 1m’lik bir odadan çıkamayan, tuvalet ihtiyacının giderilmesi, su ve yemek ihtiyacı dışında sürekli bir yatakta el/kol, göz ve kulakları kapatılmış şekilde yatmak durumunda bırakılan deneklerin çok büyük bir çoğunluğu bu durum devam ettiği sürece basit temel işlemleri çözümleyemez ve muhakeme edemez olmuş, halüsinasyonlar görmeye ve akli melekelerini kaybedecek hale geldiklerine dair belirtiler göstermeye başlamıştır. magazin boyutu da katalım: bu 6 kişi içinde olup olmadığı bilinmemekle beraber, bu deneylerde yer alan ve çalışmadan keyif aldığını belirtip, bir kaç kez katılan tek kişi olmuştur (o zamanlar henüz 17 yaşındaki bu öğrenci, sanatçı leonard cohen’dir). deneklerin çoğu daha ilk 8 saat içinde inanılmaz bir mutsuzluk düzeyine ulaşmıştır. hatta paraya gerçekten çok ihtiyacı olduğu bilinen denekler dahi daha ilk gün bitmeden deneyi terk edip, günlük 7-8$ yevmiyeli işlere geçmeyi tercih etmiştir.
Donald Hebb’in bunun dışında da çalışmaları mevcut:
örneğin yaşları 6-15 arası 600 öğrencinin yer aldığı bir başka deneyde, öğrencilere o günden sonra okulda hiçbir ders ya da ödev yapma zorunlulukları olmadığı söylenmiş, sınıfta kötü davranışlar sergilemeleri halinde alacakları ceza, dışarı çıkıp oyun oynamak, iyi davranışlar için ise alacakları ödül daha fazla ders çalışmak olduğu açıklanmıştır. daha birinci günün sonunda tüm öğrenciler daha fazla ders çalışmayı tercih etmişlerdir. insan doğası gereği tembel ve enerji tasarrufu moduna geçebilen bir varlık olduğu düşünülse de, insanlar aslında çalışmayı ama asıl bir şeylere ait olmak ve ürettiği “şeyin” bir işe yaradığını hissetmeyi sever. yaptığı işi bir amaç uğruna ve fayda sağladığına inanarak yapan insanlar, hayatta daha mutlu oluyor. ilginç değil mi? çoğumuz “valla parayı bulsam, hiçbir şey yapmadan, hiç çalışmadan yaşarım” demiştir. ama beynimizin sağlıklı çalışabilmesi için bile dış uyaranlara ve aktiviteye, mutlu olabilmek için ise çalışmaya ve çabalamaya ihtiyacımız var. psikolog philip brickman ve ekibinin yaptığı bir araştırma, piyangodan büyük ikramiyeyi kazanan insanların (22 kişilik bir örneklem) bir aydan kısa bir süre içinde, kendilerini iyi hissetme düzeyi açısından daha önce bulundukları enalt noktalara geri döndüğü, hatta daha da altına indiğini göstermiştir. yani insanlar kazanmadan önceki mutsuz hayatlarına bir süre sonra geri dönmektedir.
Kaynak: Ekşi Sözlük