Kıyamet de kopsa okuduğun bölümden iş arayacağına söz verir misin?
Liseyi bitirdiğiniz yılın yaz ayında hayatınızın belki de en önemli kararını alarak, okuyacağınız bölümü seçiyorsunuz. Yıl boyu şu sınavı kazansam yeter, dediğiniz o sınavdan daha zor günler geçirerek; amcaya, teyzeye, babanızın iş arkadaşının büyük oğluna kadar herkese sorular sorarak sizin için doğru okulu belirlemeye çalışıyorsunuz. Sonra o kâğıda yazılan okullardan birisi sizin tüm hayatınızın en önemli aşamalarından birine ev sahipliği yapıyor. Üniversite eğitimini orada alıyorsunuz, üç aşağı beş yukarı ileride ne iş yapacağınız belli oluyor. Peki, her zaman böyle mi oluyor? Yani insanlar genelde bitirdiği bölümle alakalı işler mi yaparlar? Bu iki soruya da cevap: Hayır!
Bundan birkaç yıl önce genel eğilim, mühendislik bitirenin mühendis olması, öğretmenlik bölümlerinde okuyanların öğretmen olması şeklindeydi ama bu istatistik artık eskiyor. İnsanlar eğitimini aldıkları işleri yaptıkları gibi doğal yetenekleri olan mesleklere ya da ilgi duydukları işe de yönelebiliyorlar.
NASIL?
Eğer okurken farklı bir bölüm seçseydim daha iyi olurdu derseniz, bölümler arası geçişleri takip etmenizde, yan dal, çift anadal gibi fırsatları kullanmak için ders notlarını yüksek tutmanızda fayda var. Okul bitince böyle bir şey düşündüyseniz de lisansüstü eğitiminizi başka bir bölümde sürdürebilirsiniz. Geleceğinde yapmak istediğin işin okulunu okumak zorunda değilsin. Öğrencilik para döngüsünün genelde önemsenmediği bir dönem. Paraya ihtiyacın olduğu için marketlerde, broşür dağıtma işlerinde çalışarak para kazanmaya çalışıyorsun. Ama bu işlerden ne düzgün para kazanılabiliyor ne de geleceğe katkıları var. Ne yapalım para da mı kazanmayalım dediğini duyar gibiyim. Kazan tabii ki! Ama iyi bir stajyerlik anlaşması ya da part time iş ile yap bunu. Stajyer olmak belki sana ilk anda çekici gelmeyebilir ama işveren senin özgeçmişinde o işleri gördüğünde okuldan daha çok önemsiyor. Yani okul bittiğinde istenilen bölümden mezun olan tecrübesiz bir kişinin önüne geçebiliyorsun.
MEZUN OLDUKTAN SONRA
Güzel güzel okudum, vizeden finale koştum bir yarış atı gibi ama aslında ne olmak istediğimi okul bitince anladım. Artık her şey için çok geç! Dur sakin ol! Okul sadece hayatının 4-5 yılıydı ve ortam, aile derken bazı şeyleri görmemiş olabilirsin. Artık hemen hemen her yerde sertifikalı kurslar düzenleniyor. Üstelik bu kursları düzenleyenler arasında ülkenin önde giden üniversiteleri de var. 6-7 ayda sosyal medya, kod yazma, pazarlama, bankacılık ve diğer mesleklerden dilediğini öğrenebilirsin. Sonrasında düşük maaşla girdiğin bir işte de tecrübeni arttırıp ilk fırsatta maaşını arttıracak bir transfer yapabilirsin.
BEN BİRAZ AYRAN GÖNÜLLÜYÜM
Kim değil ki? Sektör değiştirme isteği sadece okul zamanında olan bir istek değil. Bankacıların reklamcı, editörlerin mağaza müdürü olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Uzun süre bir sektörde çalışmak bazı hedeflere ulaşmanızı sağlasa da bazen hayatınızın ellerinizden kayıp gittiğini düşündürtebiliyor. Böyle anlarda da mezun olduğunuz okulla alakasız hatta sonradan seçtiğiniz kurslarla da alakasız bir iş yapabiliyorsunuz. Bunlar hayatın içinde olan ve hepimizin çevresinde binlerce örneği olan şeyler. Önemli olan fırsatı görmek ve bu fırsatı değerlendirip değerlendirmeyeceğinize karar vermek.
ASLINDA BEN BU SİSTEMDE ÇALIŞMAK İSTEMİYORUM
Bak şu an konu ilginçleşti! Böyle bir durumda yapabileceğin iki şey var. Birincisi tek başına ya da iyi bir ortakla kendi firmanı açmak. Bu seçenekte yine aynı sistemle uğraşsan da en azından patron, müdür vs baskısından biraz olsun uzak kalabiliyorsun. Onun yerini para kazanma sorumluluğu alıyor ki bu öngörülmeyen bir risk değil. İkinci seçenek ise internette bol bol dolaşan o hikâyeler: dolgun maaşlı işi bırakıp köye yerleştiler! Kariyerden vazgeçip dünyayı dolaşmaya karar verdiler! Bu hikâyelerden birinin kahramanı olmak da yine bir seçim. Bu seçimde hangi bölümü okuduğunun gram önemi yok, ne istediğin ve bunu yaparken ne kadar sabırlı olabileceğin önemli.
İşin özeti; kimse okuduğu bölümle alakalı bir iş yapmak zorunda değil.
İnternette dolaşan o sözde de dediği gibi:
Ağaç değilsin, eğer bir yerde durmak istemiyorsan, durma!
*Hürriyet Kampüs için The Geyik tarafından hazırlanan bu yazı, dergi ile Ekim ayının ilk haftasında binlerce üniversite öğrencisine ulaştı.