Nazım Hikmet’in Bilinmesi Gereken Sözleri

Nazım Hikmet Ran’ın sözleri, şiirleri hep özlem ve aşk kokuyor. Biz de Nazım Hikmet’i aşkları ve özlemleriyle tanıdık. Bu sadece bir kadına olan aşk ya da özlem değil vatanına da özlemdi. Şairin vatanından uzaklaştırılması, dünyaya bakışı ve aşk hayatı şiirlerini etkilemiştir. Bunu her yazdığında hissedebilirsiniz.

Nazım Hikmet’in Nüzhet Hanım, Piraye Hanım, Münevver Hanım ve Vera Hanıma olan aşkı dilden dola dolaşır. Hemen hemen her platformda da Nazım’ın aşkları konuşulur.

Şair Nazım Hikmet’in 3 Haziran 1963 günü ölümüyle dünya hem bir sanatçıyı hem de insanlığa katkı yapmayı gaye edinmiş birini kaybetmiştir.

NAZIM HİKMET SÖZLERİ

1-
nazım hikmet sözleri 1

2-
nazım hikmet sözleri 2

3-
nazım hikmet sözleri 3

4-
nazım hikmet sözleri 4

5-
nazım hikmet sözleri 5

6-
nazım hikmet sözleri 6

7-
nazım hikmet sözleri 7

8-
nazım hikmet sözleri 8

9-
nazım hikmet sözleri 9

10-
nazım hikmet sözleri 10

11-
nazım hikmet sözleri 11

12-
nazım hikmet sözleri 12

13-
nazım hikmet sözleri 13

14-
nazım hikmet sözleri 14

15-
nazım hikmet sözleri 15

16-
nazım hikmet sözleri 17

17-
nazım hikmet sözleri

NAZIM HİKMET’İN ÇOK SEVİLEN SÖZLERİ

> Ve gayrisi mesela benim on sene yatmam Laf-ı güzaftır.

> Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

> Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele…

> İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.

> İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.

> En fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı.

> Gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak.

> İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman.

> İki şey var; ancak ölümle unutulur, anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü.

> Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!

> Geçtim putların ormanından baltalayarak, ne de kolay yıkılıyorlardı.

NAZIM HİKMET’İN KENDİ SESİNDEN ŞİİRLERİ

Kimselere anlatamadım. Kendime bile, ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni.
Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür ona an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması!
Yalnızlık insana çok şey öğretirmiş. Ama sen gitme, ben cahil kalayım.
Yolunu beklerken daha dün gece, kaçıyorum bugün senden gizlice. Kalbime baktım da işte iyice; anladım ki sen de herkes gibisin!
Ve bir gün ekler Nazım Hikmet mektubunun sonuna; herkese selam sana “HASRET”
Yapraklara dallara, yeşillere, allara, nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara. Yaprak dala, al yeşile yaraşır, gayri bundan böyle vermem seni ellere.

Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!
Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin? Neler dururken, sen neyi seçtin.
Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz ölümün önünde sigaramızı.

Büyük bir hayal kırıklığı yaşayıp ben artık kimseyi sevemem deme! Unutma ki, en güzel çiçekler mezarlıklarda yetişir.
Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması. ‘Ben’ deyip susması, ‘sen’ deyip ağlamaklı kalması.
Sende uzaklığı; sende ben, imkânsızlığı seviyorum.

Aşkın bu denli sıradan olmadığına inanıyorum ben. Önce sıradanları yaşayacaksın ki, gerçek olanı anlayabilesin.
Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin. Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için.
Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir kelimene yetemedim; git, ne demekti sevgilim?

Bir gün bensizlik çalar kapını. Benli dünleri düşünür, avunursun. Sanma ki yalanlar içinde, ben gibi bir doğru bulursun.
Ve benim birden bire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.
Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya.