Öncelikle belirtmeliyim ki, bu bir saadet zincirine davet çağrısı ya da “Tebrikler, 1 Milyon Dolar kazandınız! Haydi bu maile tıklayın ve biz de zevkle bilgisayarınıza mis gibi virüsümüzü bulaştıralım, kıps” maili değildir. Burda ciddi ciddi size voleyi vurmanın, köşeyi dönmenin, ne bileyim küveti Martini’yle doldurmanın sırrını açıklıyorum.
Üstelik, bahsettiğim geleceğin mesleği falan da değil, bugünün işi. Yani, şimdi kassan, biraz network yapsan, 6 aya çalışmalara başlar, 2 seneye üst noktaya ulaşır, 5 sene sonra depresyona girip ortamdan uzaklaşıp inzivaya çekilir ve ondan 1 sene sonra Teoman’ın müziğe dönüşü gibi bir görkemle geri dönünce daha çok kazanırsınız.
Evet, bildiniz! Modern sanattan bahsediyorum; ama tabii ki bir çeşidinden.
Emeğin ve yeteneğin konuşulduğu enstelasyonları, foto manipülasyonları, çizimleri, heykelleri, teknoloji, ışık ya da perspektifin kullanılıp “Nasıl düşünmüş bunu” ve “Evde yapılır ki bu” arasındaki işleri bir kenara bırakıyoruz. Bu bölüme ve böyle modern artislere saygımız sonsuz ve modern sanatın biraz da “Nasıl düşünmüş”le “Evdeki renkli seramik tabakları kırarak benzer bir şey yapabilirim aslında” arası bir şey olması ayrıca saygı duyulacak bir şey zaten.
Biz bundan çok daha aşmış, “VAY CANINA YIKILAN BİR FİKİRLE HAYATI, İNSANI VE VAR OLUŞU SORGULATIYOR” dedirten işleri yaparak, tüm kalıpları yıkan bir sanatçı olmanın eşiğindeyiz şu anda. Bunu da örnekleri inceleyerek irdeleyeceğiz.
Hazır mısınız? Çünkü sizlere özel el emeği hazırlanan TOP 5 listesine başlamak üzeresiniz.
5- TEKSİR KAĞIDINA GEMİLER BİLE YAPMAMAK
İşte listeye 5 numaradan giren eserimiz. Yemin ediyorum, bunu Barcelona’da, MACBA’da gözümle gördüm, hatta orda yansıyan da bizzat benim kafam. Bu insan aklının almadığı eser, aslında bir serinin parçası. Seri dediğim çok benzerinden toplam 5 tane var yani. Mesela birinde yamuk yuvarlak çizmiş ortaya, onu çekmeye utanmıştım artık.
Peki burdan ne anlamalıyız?
Modern sanat ucuza mal edilebilir bir şey, gördüğünüz gibi teksir kağıdı ve kurşun kalem yeterli olabiliyor. Yeteneğin zaten lüzumu yok. Ne anlattığınızın anlaşılamaması, anlaşılmasından her zaman için çok daha iyi. Üstelik canınız istemezse, evde çocuğunuza da yaptırabilirsiniz.
4- BIRAKIN İZLEYİCİ ESERİN İÇİNİ KENDİ DOLDURSUN
Başlıkta hiçbir ima ya da abartı yok. Aslında listeye 2. sıradan falan da girebilecek bir eser, ama tam burda durup “Vay anasını, yaparım ben bu işi” diyerek gaza gelmeniz için 4. sıraya alıyorum.
Bu gördüğünüz boş çerçeve, Bedri Baykam’ın bir eseri. Hayır tabii ki, duvardakilerden bahsetmiyorum, şu ortada duran çerçeveden bahsediyorum. Sanatla ilgilenenler bilirler, 1920’lerde boş çerçeve, sessiz müzik, renksiz tablo gibi çalışmalar anti-art olarak adlandırılırdı ve Dadaistlerin de gözdesiydi. O zamandan bu zamana da, yapılmadık çerçeve, satılmadık sessiz müzik kalmadığı için modası geçmiş bir tarz aslında. Yine de son Dadaist Bedri Baykam, Çukurcuma’da 600 TL’ye yaptırdığı bu çerçeveyi ne kadara sattı biliyor musunuz? Tam 125 BİN DOLAR’a! (Burayı bold ve büyük puntoyla yazabilir miyiz sevgili editörüm?)
Herhangi bir boş çerçevenin nasıl bu kadar para edebileceğini düşündüğünüzü biliyorum. Bir de olaya şu açıdan bakalım:
““Baykam, yine New York’ta açacağı olağan dışı kavramsal sergiyle sanatın sunumunu provokatif bir bakış açısıyla yeniden sorguluyor”
Şu anda, bunun listenin başında olması gerektiğini düşündüğünüzü biliyorum; ama inanın, daha iyisi var.
Peki burdan ne öğrenmeliyiz?
Paranızı hangi işe yatırsanız, 600 TL karşılığında 125 Bin dolar edebileceğini düşünüyorsunuz? Sanat, aynı zamanda karlı bir iştir.
3- BİLİNDİK TEKNİKLERE BAĞLI KALMAYIN
Sanat deyince aklınıza ne geliyor? Hepsini unutun ve mesela, Millie Brown gibi ağzınızı ve midenizi kullanın.
2007 yılından beri sanatını icra eden Brown, aynı zamanda bu performansı zaman zaman canlı da yapıyor. Sanatının en kritik noktası, performans öncesinde 2 gün boyunca aç kalması.
Peki ne mi yapıyor? Renkli sütler içip tabloların üzerine kusuyor. Şu an neden aç kaldığını anladık sanırım, tablonun üstü domates, taze fasulye falan olmasın diye elbette.
İşi ilerleterek bir Lady Gaga klibinde oynayıp Lady Gaga’nın beyaz elbisesi üzerine de kusarak para kazanmayı başardı.
Millie Brown’un ilişki durumunu bilmiyorum; ama bence bekar erkekler bir şansınızı deneyin, bu kızın sırtı yere gelmez.
Peki burdan ne öğrenmeliyiz?
Yaratıcılığın sınırı yok. Buraya detaylıca yazmak istemedim, ama dışkısıyla resim yapan da var. Sınırlarınız, tamamen ortamlarda neyi gülmeden söyleyebileceğinizle ilgili. “Ben renkli süt içip kusarak hayatta kalıyorum” diyemem mesela, ay ben gülerim.
2- ÇAKTIRMADAN SERİ ÜRETİME GEÇİN
Yves Klein, savaş sonrası fütüristlerin Fransa’daki en önemli temsilcilerin biriydi. Gerçekten insanları kendine hayran bırakan birçok eseri vardı, ama ben 4 milyon 720 bin dolara satılan bu mavi tablodan bahsetmek istiyorum. Daha iyisi, aynısının altın rengi olanı da 21 milyon dolara satılmıştı.
Tabii ki, Yves Klein bugünlere gelene dek birçok başarılı iş yapsa da, kendisiyle ilgili bir söylenti de, sanatla dalga geçerek aynı renkte birkaç eser yapıp farklı yerlerde farklı fiyatlara sattığı yönünde.
Peki burdan ne öğrenmeliyiz?
Aynısı olmasa dahi, benzerlerini yapıp bir seri haline getirin. Düz renk eseri farklı şekilde çerçevelerde sergileyin ya da aynısının farklı rengini yapın. Sürümden kazanın.
1- GÖRÜNMEZ SANAT
Bu örnek, aslında çok yeni. 27 yaşındaki sanatçı Lana Newstorm, “görünmez sanat”ı ilk kez kendisinin yarattığını söyleyerek, boş duvarlardan oluşan bir sergi açıyor.
“Sizin hiçbir şey görememeniz, benim bir parça yaratmak için saatler boyunca çalışmadığım anlamına gelmez”
“Sanat hayal gücüyle ilgili ve benim eserim insanların kendisiyle etkileşim içinde olmasını istiyor. Önlerinde bir resim veya heykel hayal etmek zorundalar.”
Bu cümleler genç sanatçıya ait. İzleyiciyi eserle ve tamamen kendi hayal gücüyle bırakmak müthiş bir fikir değil mi? Sanatçının çalıştığı ajanstan Paul Rooney ise, Newstorm’un yaşayan en büyük sanatçılardan biri olduğunu belirterek okkalı bir açıklama yapıyor: “O ne göremediğinizi anlattığında, onun görünmez her bir işinin neden milyon dolarlara yükselebileceğini de anlamaya başlıyorsunuz”
Bu boş duvarın kaça satılacağını ve satıldıktan duvarı almaya gerek görüp görmeyecekleri kendi içimde bir merak konusu.
Peki burdan ne öğrenmeliyiz?
Kaybedecek bir şeyiniz olmasın. Eseriniz eleştirilirse de, kişiler kendi hayal güçlerini eleştirmek zorunda kalsın. Başarısı garanti olan konu, “hiçlik”. En kötü ihtimalle bir gün bir çocuk çıkıp “Bu sanat çıplak” der, siz de içinde “kavram”, “etkileşim”, “x’li anlatım”, “provokatif” gibi kelimeleri cümle içinde kullanır, kaldığınız yerden devam edersiniz.
Şimdi lütfen yavaşça telefonu elinizden bırakın ve sanatınıza odaklanın, sonra yine okursunuz. Sonuçta sanat her şeyden önce gelir.
* Bu da ilginizi çekebilir.
Müzede Yere Gözlük Bıraktılar Herkes Sanat Eseri Sandı