La casa de papel ile dünya çapında üne kavuşan Alvaro Morte, polisiye dergi 221B’ye özel bir röportaj verdi.
Dizinin Türkiye’de çok izlendiğinin farkında olduğunu belirten Morte’nin açıklamalarının satır başları şöyle:
“Ayakları yere basan, aklıselim olmaya çalışan, normal ve basit bir insanım ben. Yeni projelere el atmayı çok seviyorum, özellikle de tiyatro topluluğum 300 Pistolas ile… Tiyatro tüm hayatımı değiştirdi.
Profesör karakterini canlandırmak bana büyük mutluluk ve keyif verdi, halen de veriyor. Onun derisine nüfuz etmek oldukça zorlayıcı bir deneyimdi ama zorlandıkça daha çok keyif aldım. (Profesör rolü için) İki aydan fazla süre denendim. Sonunda rolü bana verdiklerini söylemek için aradıklarında inanamadım! Açıkçası dizinin bugün bulunduğu konuma ulaşabileceğini hiç düşünmemiştik. Yani bu popülerlik bizim için de sürpriz oldu.
‘ANTİKAPİTALİST MESAJLA HEM FİKİRİM’
Dizinin içerdiği antikapitalist mesajla tamamen hemfikirim. Bence dünyanın zenginlikleri çok haksız ve yanlış bölüşmüş halde. 21. yüzyılda halen açlık çeken insanların olmasını aklım almıyor; açlık çeken bir tek insan bile kalsa bunu aklım almaz.
‘EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ TARİF EDİLEMEZLİK’
Profesör۟ün en önemli özelliklerinden biri: Tarif edilemezlik! Her zaman şaşırtan bir karakter o; ürkek, ufak, gri ve tarif edilmesi güç bir görüntüsü var. Üzerini kazıdıkça sizi daha çok ve daha çok şaşırtan koca bir dünyayla karşılaşıyorsunuz. Tabii ki onun metodik, entelektüel ve vicdanlı bir kişi olduğunu hepimiz biliyoruz…
İki açıdan Profesör۟le birbirimize benziyoruz: İkimiz de bir şeyler üzerine çalışmayı gerçekten seviyoruz ve ikimiz de çok çalışkan insanlarız; kendimize bir hedef belirlediğimizde o hedefe varmak için sonuna kadar çabalıyoruz.”