Kanseri 3 Kez Yenen Fenerbahçeli Eski Futbolcunun İlham Veren Hikayesi

Hayatta neyin ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmuyor. Bu röportajda Fenerbahçe’nin bir zamanlar futbolcusu olan ve transferler sırasında bile hastalığı anlaşılamayan yıldızının hikayesi var.
kubilaytoptaskanser2

Bu röportaj ölümün kıyısından iki defa dönmüş, ‘ölümle’ ölümüne savaşmış bir futbolcunun hikayesi. Lösemi-Kubilay Toptaş maçının 90 dakika mücadelesini okuyacaksınız. Şan, şöhret, para, lüks arabalar ve villalar. Kim istemez ki böyle bir hayat. Hele bir de Türkiye’nin tanınmış bir futbolcusuysan!

1973 yılında Karslı bir gurbetçi ailenin çocuğu olarak Almanya’da dünyaya geldi Kubilay Toptaş. Tek hayali futbolcu olmaktı. Hem okudu, hem çalıştı hem de meşin yuvarlağının peşinde koştu. Alman hocaları onun için gelecek vadeden bir yıldız olarak bahsediyordu. Alman Milli takımı için yetiştiriyorlardı “Kubi”yi. Ta ki 1993 yılına kadar. Celal Doğan onu keşfedene kadar. Türkiye’de 1990 yıllarda başlayan gurbetçi futbolcu akınıyla beraber Kubilay Toptaş da Gazinantepspor’a geldi. Uzun yıllar Kırmızı-Siyah formayla Türkiye 1. Ligi’nde ter döktü. Uzun saçları, attığı bir birinden güzel gollerlerle şehrin kahramanlarından oldu. Daha sonra da Fenerbahçe, Çanakkale, Göztepe, Vanspor ve Bursaspor.

“AY YILDIZLI FORMA İÇİMDE KANAYAN YARA”
“Kendinden biraz bahseder misin?” diye sorduğumuzda içinde kalan uktesinden bahsediyor Kubilay: Almanya’da doğdum büyüdüm. İki hayalim vardı futbolcu olmak ve Ay-Yıldızlı formayı giymek. Hayalimin ilkini gerçekleştirdim fakat hastalığım nedeniyle Ay-Yıldızlı formayı giyememenin üzüntüsü hala içimde kanayan bir yara olarak hissediyorum.

“İSYAN ETMEYECEKSİN”
Sen bir sporcusun? Sağlıklı besleniyorsun, spor yapıyorsun, devamlı doktor kontrolü altındasın! Nasıl olur bu diye merak ediyoruz. Gözleri ile gülüyor, derin bir of çekerek anlatmaya başlıyor. O amansız mücadeleyi…

“2000 yılıydı. Göztepe antrenmanında halsizlik ve yorgunluk hissettim. Hocam Celal Kıbrızlı’dan izin isteyip; dinlenmeye çekildim. Yorgunluğum nedeniyle hocam beni Adana deplasmanı maçı kadrosuna almadı ve doktor kontrolü yapılması için beni hastaneye gönderdi. Yapılan kan tahlilleri iyi çıkmamıştı. Şüphe üzerine Amerikan Hastanesi’nde kemik iliği kontrolü yaptırdım. Bir şey bulamadılar. Halsizliğim devam edince idmanlara 5 hafta çıkmadım. Sonra kendimi iyi hissettim ve Samsunspor maçında hiç idman yapmadan 60 dakika oynadım. Takım artık küme düşmüştü. Fenerbahçe’nin 3-2 kaybettiği maçın kadrosuna alındım ama halsizlik nedeniyle yine forma giyemedim.”

kubilaytoptas

YÜZÜN BEMBEYAZ, SENDE BİR PROBLEM VAR”
“Ligin bitimine üç hafta kala Almanya’ya ailemin yanına döndüm. Avrupa Futbol Şampiyonası’na hazırlanan A Milli Takımın kampında Doktor Cengiz Dinç’in yanına giderek kendisine durumu anlattım. Doktor Cengiz Dinç bana oğlum ‘Yüzün bembeyaz, sende bir problem var. Kanına baktır’ dedi. ‘Tatile çıkmadım, güneş görmedim o yüzden olmalı’ diye espri yaparak yanından ayrıldım.”

“Yorgunluğum gün geçtikçe artıyor, merdivenleri bile çıkmakta zorlanıyordum. Ailemin baskısıyla tekrardan bir sağlık kontrolünden geçmeye karar verdim. Gittiğim hastanede doktorlar ‘Ayakta durman büyük bir mucize. Senin normalde beyin kanaması geçirmen gerekiyor’ dediler.”

“ÇOK SAĞLIKLI OLDUĞUMU ZANNEDİYORDUM”
“Güldüm geçtim. Kendimin çok sağlıklı olduğunu düşünüyordum. Ne de olsa sporcuydum. Fakat halsizliğim gün geçtikçe artmaya başladı. Bu durumum ailemi iyice tedirgin etti. Ablam beni zorla kan hastalıkları uzmanının yanına götürdüğünde çıkan sonuçta hastalığımın ne olduğunu öğrendim. Lösemi… İnanmadım. Başka bir hastanede tekrar kan kontrolü yaptırdığımda çıkan sonuç aynıydı. Artık inanmak istemesem de halsizliğimin nedeni Lösemi’ydi. Türkiye’de belki testler yanlıştır diyerek Almanya’ya gittim. Birde oradaki doktorlara kontrol ettirmek istedim kendimi. Uçağa atladım doğru Almanya…”

O UÇAK BELKİ DE SON UÇUŞUM OLACAKTI”
“Aslında bindiğim o uçak belki de benim sonu uçuşum olacaktı. Uçaktan sağ inme olasılığım o yükseklikte yüz binde birmiş, Alman doktorların söylediğine göre. Essen’deki Protestan Hastanesi’nde kemik iliği sayımı yapıldı. Alman doktor ‘Lösemi’nin başlangıcındasın, bunu beraber atlatabiliriz. Yaşamak istiyorsan kendine inanacaksın. Hayata küsmeyeceksin. Kesinlikle isyan etmeyeceksin’ dedi.”

“3 DEFA ÖLÜMDEN DÖNDÜM”
“Hayatımın en zorlu maçına çıkıyordum artık. Karşımdaki rakip çok güçlüydü. Adı Lösemi’ydi. Hep ikili mücadele etmem gerektiğini biliyordum. Ayakta kalmak, topu rakip kaleye götürüp golü atmak benim hayat felsefemdi.Ve doktor Lösemi ile olan maçı başlattı.”

“Vücuduma verdiği kemoterapi, vücudumdaki bütün tüyleri ve saçlarımı dökmüştü. 6 ay içinde 4 kemoterapi gördüm. 3 defa ölümden döndüm. Yediğim yemek bile alerji yapıyordu. Nefesim kesiliyordu. Suyun tadının nasıl olduğunu unutmuştum. Suni reanimasyon yapıyorlardı. Vücudumda mikrop bulundu. Bir ara saniyelerle yaşama geri döndüm.”

“İLK YARIYI 1-0 KAPATTIM”
“Terapi aralarında spor yapmaya çalışıyor, koşuyordum. Yatakta bile boşdurmayıp mekik çekiyordum. Son tedaviden sonra 3 haftalık rehabilitasyon merkezine gittim. Kas güçlendirme, fizik tedavi uygulandı. İnanılmaz bir şekilde toparlandım. Almanya 2. Lig takımlarından Lr Ahlen’de eski hocam Tenhagen ile idmanlara çıktım.”

BİYEDİÇ’İ HATIRLAYINCA GÖZLERİ YAŞARDI
Tedaviden sonra Türkiye döndüğünde Bursaspor macerası başladı. Ve tekrardan hastalık nüksetti. Bu kısmı anlatmadan önce uzun bir kahkaha atıyor… “Şenol’um ben futbolcuyum maçı bırakır mıyım? Mücadele devam etti tabii ki… Türkiye’ye döndükten sonra Bursaspor ile görüşmeye başladım. Her konuda anlaştık ve antrenmanlar açıklamaya başladım. O zaman Bursaspor’un hocası olan Nejat Biyediç (Kubilay’ın gözleri yaşarıyor. Çünkü Nejat hoca da bu hastalığa yakalandı. Ve hayata gözlerini yumdu.) Beni çok istiyordu. Bana çok güveniyordu. Benim için planlar yapıyordu. Ama ne yazık ki bu fazla uzun sürmedi.”

“MAÇIN İKİNCİ YARISI BAŞLIYOR”
“Yapılan testler de tekrar hastalığımı nüksettiği sonucu ortaya çıkmıştı. Bu kez kesinilik nakli olmam gerekiyordu. Yaşayabilmen için ilik nakli şart dediler. O dönemde Türkiye’de ilik bankası olmadığı için Almanya’da kız kardeşim Nejla kampanyalar başlattı. Bu kampanyalarda 21 kişiye ilik bulundu. Ama bana uyan ilik bulunamadı. Hastanede kontrol altında ilik beklerken, doktorum yüzde 50 uyumlu birilik bulunduğunu söyledi. Başka şansın yok dedi, doktor. Mücadeleye devam dedim doktora. O zaman başlatalım hocam dedim ikinci yarıyı… Çal düdüğünü!”
kubilay

“HAYATA KÜSMEYİN”
“Allahıma şükürler olsun ki yüzde 50 uyumlu olan ilik vucuduma uyum sağladı. Yıllar geçti. Ve şuanda kendimi iyi hissediyorum. Sporcu olduğum için vücudum iyi dayandı, doktorların ‘Artık umut yok’ dediği durumda süper performans gösterdim, sporcu olmasaydım bunu başaramazdım. Yaşama hiçbir zaman küsmeyin. Azmin yenemeyeceği hastalık yok. Yeter ki mücadelenize inanın. Çevrenizle diyaloğu kesmeyin. Hep gülen, eğlenen taraf olun. Ama tedavinizi bıkmadan usanmadan sürdürün.”

“YEŞİL SAHALARA DÖNMENİN VAKTİ GELDİ”
Futbol Kubilay’ın yaşam felsefesiydi. Ve onu bırakmaya niyeti yok: Hastalığı atlattıktan sonra futbolun içinde olmadım ama dışarıdan hep takipçisi oldum. Fakat insan kopamıyor. Şimdilerde birkaç kulüp bana spor direktörü olmam için teklifte bulundu. Uzun yıllar Almanya’da ve Türkiye’de top oynadım. Bağlantılarımı ve tecrübemi kullanmanın zamanı geldi. Artık yeşil sahalarda top koşturamasam da, genç futbolcuları bulup, takımdaki genç oyunculara ağabeylik yaparak onları Türk futboluna kazandırmak istiyorum.

KUBİLAY’DAN… (EVDE BIÇAKLAR KİLİTLİ DURUYORDU)

– Üç kez ‘Şu kadar yaşarsın’ diye birkaç ay zaman biçtiler bana.

– İlik naklinden sonra günde 81 tane ilaç aldım.

– Ağzımdaki yaralar nedeniyle sekiz buçuk ay yalnızca çorba içebildim.

– Kanser nedeniyle ağrılarım o kadar çoktu ki evde bıçaklar kilitli duruyordu.

– Bana ömür biçen profesör sonra kanserden öldü.

– Benim için başlatılan ilik nakli kampanyası ile 21 kişi hayat buldu.

– Hocalarım aradı, futbolcu arkadaşlarım aradı, futbolseverler aradı ama federasyon hiç aramadı.

– Transferler sırasında yapılan kontrollerde kanserim anlaşılamadı.

(Röportaj: Şenol ŞENGÜL – Star gazetesi)