Connect with us

POPÜLER GEYİKLER

Kahlo’nun Sözleriyle Sevilen Kişiden Vazgeçme Eşiği

Frida Kahlo, Diego’dan vazgeçme eşiğini şöyle anlatır; kötü günümde olmadığın zaman vazgeçtim. Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacaksam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim. Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hâlâ söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini, ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim. Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğimi ve tek neden ‘sen’ olduğun için vazgeçtim. Bencil olduğun için vazgeçtim. Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi çünkü sevgim yüceydi. Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. Bu yüzden bende senden vazgeçtim.

Bazı insanlar vardır; acılarıyla sınanır, defalarca yere düşer ama her defasında kalkmayı başarır. İşte Frida Kahlo, hayatın tüm zorluklarına rağmen boyun eğmeyen, acıyı sanata dönüştüren bir kadındır. Renkli tablolarının arkasında siyah beyaz bir hayat, kahkahalarının ardında derin bir feryat vardır. Ve en önemlisi, onun hayatı “vazgeçmenin eşiğinde” bir kadının nasıl devleştiğinin hikâyesidir.

Çocuklukta Başlayan Zorluklar

1907 yılında Meksika’nın Coyoacán bölgesinde doğan Frida, 6 yaşında çocuk felcine yakalanarak bir bacağını neredeyse tamamen kaybetti. Diğer çocukların koştuğu yerde o yürümekte zorlandı. “Ahşap bacaklı kız” diye alay ettiler, ama o her zaman bir adım daha atmayı bildi.

Bu fiziksel zorluk, onun karakterini erken yaşta şekillendirdi. Karşısına çıkan her engeli inatla aşmaya çalıştı. Çünkü Frida, hayatın başında bir şeyi çok iyi öğrendi: Hayat adil olmayabilir ama direnmek, yaşamı güzelleştirmenin en güçlü yoludur.

O Meşhur Kaza

18 yaşında bir otobüs kazasında vücudu neredeyse paramparça oldu. Omurgasında, kaburgalarında, bacaklarında, omzunda ve leğen kemiğinde kırıklar meydana geldi. Aylarca yatağa bağlı kaldı. Doktorlar yürüyemeyeceğini söylediler. Ama o bu tahminleri reddetti.

Kazadan sonra ilk kez resim yapmaya başladı. Annesi, yatağının tavanına bir ayna koydu ve babası ona boya takımı getirdi. Böylece Frida, acıyla başa çıkmanın yolunu keşfetti: Sanat. Portrelerinde kendi acısını resmetti, ama her fırça darbesi aynı zamanda hayata karşı attığı bir adımdı. Acının içine estetik ve anlam kattı. Çünkü onun vazgeçme eşiği, sanata olan tutkusu sayesinde çok yüksekti.

Advertisement

Aşk Acısının İçinde Bile Direniş

Frida’nın eşi, ünlü duvar ressamı Diego Rivera, hayatı boyunca sadık bir eş olmadı. İhanetleri, Frida’nın yüreğini defalarca kırdı. Hatta Diego’nun Frida’nın kız kardeşiyle ilişkisi bile oldu. Bu tür ihanete birçok kadın “artık yeter” diyerek uzaklaşırdı. Ama Frida, her seferinde kendisini yeniden kurdu.

Aşk onun için sadece bir bağ değil, bir ilham kaynağıydı. Acıyı sanata dönüştürmenin yeni bir yoluydu. “Hayatımda iki büyük kaza yaşadım: biri otobüs kazası, diğeri Diego” diyerek tüm hüznünü sanata yansıttı.

Fiziksel Sınırlara Rağmen Üretmeye Devam

Vücudu zamanla daha da kötüleşti. Sayısız ameliyat geçirdi. Bacağı kesildi. Ama yine de resim yapmayı bırakmadı. Hatta tekerlekli sandalyede, yatakta bile üretmeye devam etti. Çünkü onun için resim yapmak, sadece bir sanat değil, bir varoluş biçimiydi. Ruhunu besleyen, bedeninin sınırlarını aşmasını sağlayan tek şeydi.

Bazı tabloları, acının sembolleridir. Özellikle “Kırık Sütun” adlı eseri, omurgası metal sütunlarla ayakta duran bir Frida’yı tasvir eder. Ama gözyaşları içinde bile dimdik bakar resme. O tablo, aslında “ben buradayım, hâlâ ayaktayım” diyen bir çığlıktır.

Politik Duruşuyla Da Pes Etmedi

Frida yalnızca sanatıyla değil, politik duruşuyla da dikkat çekti. Feminizmin öncülerindendi. Kadın hakları, sınıf eşitliği, özgürlük gibi konularda net tavır aldı. Bu yüzden bazı çevreler tarafından dışlandı, ama o inandığı değerlerden asla ödün vermedi. Çünkü pes etmek, onun doğasına aykırıydı.

Advertisement

Hayatının Son Günleri ve Son Not

Hayatının son yıllarında durumu iyice kötüleşti. Ağrılar dayanılmaz hâle geldi. Fakat son sergisinde yatağıyla galeriye getirildi ve yine de katıldı. “Umarım çıkış neşeli olur ve bir daha asla dönmem” diyerek hayata veda etti. Son sözü bile umudu, mizahı ve kabullenişi içinde barındırıyordu.

Frida Kahlo’dan Öğrenilecek En Büyük Ders

Frida’nın hayatı, “vazgeçme” kelimesinin karşısına yazılacak en güçlü isimlerden biridir. Onun hikâyesi, fiziksel ve ruhsal acıların sanata nasıl dönüştürülebileceğinin bir kanıtıdır. Sadece tablolarıyla değil, yaşama karşı duruşuyla da milyonlara ilham vermeye devam ediyor.

Belki sen de bugün kendini yorgun, kırılmış, tükenmiş hissediyorsun. Belki hayat, seni de birçok kez yere serdi. Ama Frida’nın hayatı sana diyor ki: “Vazgeçmek kolay, direnmek sanattır.”



The Geyik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Advertisement
Click to comment

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Trending