Sevgili Günlük,
Dert ortağım benim, can yoldaşım; senin de bir ismin olmalı. “Emek” diyeceğim artık sana; emeğimsin sen benim, yüreğimsin…
Bugün işten çıkartıldım Emek; hem de Emekçi Kadınlar Günü`nde… İçim nasıl acıyor biliyor musun? ” Eylemlere katılmışsınız” dedi bana personel müdürü. Dedim, “haksızlığa uğrayan emekçiler için düzenlenen eylemlere katıldım, evet.” ”Bir değil, iki değilmiş bu yaptığınız” dedi. Dedim, “doğruluğuna, mücadelesine inandığım her eyleme katılırım gücüm yettiğince. “ Dedi, “mutfakta bulaşık yıkamışsınız çaycı kadınla, siz bir avukatsınız oysa.” Dedim, “zamanım uygundu, çaycımız da çok yorgundu; hafifletmek istedim yükünü”. “Danışmadaki bayana kitaplar veriyormuşsunuz” dedi. “Evet” dedim,” okumaya, öğrenmeye çok hevesi var onun. Kendi kütüphanemdeki kitaplardan veriyorum sık sık; okuyup getiriyor bana.”
“Biz size gayet iyi imkanlarda çalışma imkanı sunduk, sizin amacınız ne?” dedi. “Görevimi layıkıyla yaptığımı, firmamı verimli bir şekilde temsil ettiğimi düşünüyorum” dedim. “Biz de birikiminizden, iş sınırları içindeki performansınızdan memnunuz; fakat kurumsal değerlerimizle örtüşmeyen bir yapınız var, bu yüzden artık sizinle çalışamayacağız” dedi. Gözlerim karardı o anda Emek, başım döndü birdenbire. Tazminatımı ödeyeceklermiş. Hizmetlerimden dolayı teşekkürü bir borç bilirlermiş… ”Özellikle Emekçi Kadınlar Günü`nü seçtiniz değil mi?” dedim. Gözlerini kaçırdı gözlerimden, “tesadüf işte” dedi ve ekledi yüzsüzce, “ Kadınlar Gününüz kutlu olsun!”
Çaycımız geldi işyerinden çıkarken, “abla seni kınıyorlar hep; ama Allah şahit, iyi insansın” dedi.
Danışmadaki kız sarıldı bana; ağladık birbirimize sarılıp öylece. Çizgili dosya kağıdına yazılı bir not tutuşturdu elime. “ Sen benim için, bana bir masal gibi anlattığın Clara Zetkin kadar, Rosa Luxemburg kadar, Elizabeth Blackwell kadar kıymetlisin abla. Yıllık iznimde Sarıkamış`a beraber gidelim ne olur. Öz ablamsın sen. “ diye yazmış…
Gökyüzüne salıncak kurmak isterdim; gökyüzünden seslenmek bütün emekçilere… ”Siz gökdelenlerde çalışan emekçiler, siz yeraltında çalışan madenciler, inşat işçileri, konfeksiyon işçileri, doktorlar, öğretmenler, öğrenciler… Bir kadın sesleniyor size; emekçi bir kadın sesleniyor ve diyor ki, hepinizin elinden tutabilirim, hepinizi bağrıma basabilirim. Can`ız biz, emekçiyiz, emeğin ta kendisiyiz. Başka bir dünya mümkün elbette; hepimiz eşit, hepimiz özgür olabiliriz…”
Bana inanıyorsun değil mi Emek; başka bir dünya`yı hep beraber kurabiliriz…
YAZAN: Ergür Altan