Connect with us

KÜLTÜR

Hayatını Plazada Sabit Maaş Uğruna Hiç Etmek

Oku dediler okuduk, çalış dediler çalışıyoruz. Peki hayat böyle mi geçmeli? Plazada 9-6 çalışanların hayatlarını bazen sabit bir maaş uğruna harcadığını düşünüyorsanız bu yazı tam size göre…

Sabah 07:30. Gözlerinizi aralayamadan alarm çalmaya başlar. Yüzünüzde yastık izi, ruhunuzda ise belirsiz bir çöküş. Kahveyi içerken kendinize şu soruyu sorduğunuz oluyor mu:

“Gerçekten bunu mu istiyordum?”

Ofiste sabit maaş uğruna günde 8-9 saatini, trafikte ise yılda yaklaşık 21 gününü harcadığın modern sistemin adıdır bu: Plaza hayatı. Kimsenin tam olarak sevmediği ama “garanti” diye sarıldığı o konfor tuzağı. Bugün, beyaz yakalıların kolektif yalnızlığına yakından bakalım.


1. Sabit Maaş: Güvenli Gibi Görünen Tuzak

Evet, ay başında yatan bir maaşın var. Bu güzel. Ama aynı zamanda seni özgürlüğünden en çok mahrum bırakan şey de bu. Çünkü…

  • Her ayın 15’i geldiğinde, bir “döngü”nün daha başladığını hissedersin.
  • Ekstra bir şey yapmak istersin ama “risk alma” cesaretin azalır.
  • Yeni bir iş kurmak, dijital gelir yaratmak, başka bir şehre taşınmak… hep maaşın ve “SGK primin” engel olur.

“Aman boş ver, emekliliğe 23 yıl kaldı.” diye kendini avutursun. Ama o 23 yıl boyunca gerçekten yaşıyor musun, yoksa sadece sistemin içinde hayatta kalıyor musun?


2. PowerPoint Savaşçıları ve Excel Gladyatörleri

Bir plaza çalışanının temel silahları:

Advertisement
  • PowerPoint’te anlamsız grafikler,
  • Excel’de sonsuz formüller,
  • Slack’te “bilgilendirme amaçlı” yazılmış 5 paragraflık mesajlar.

Gerçek bir şey üretmeden, sadece başka insanların sunduklarını onaylayarak veya reddederek geçirilen günler… Sence bu üreken bir hayat mı, yoksa sadece “çalışıyormuş gibi” yapılan bir kısır döngü mü?


3. Ofis Kültürü: “Lunchta Ne Yiyoz?” Diyerek Geçen Hayatlar

Modern plazaların belki de en canlı kısmı: öğle yemeği saatleri. Çünkü o 1 saat, günün tek “özgürlük molası”. Ama o bile aslında kodlanmış:

  • Pazartesi: Diyet başlangıcı.
  • Çarşamba: Yeni açılan salatacıya gidilsin.
  • Cuma: Ofisin pizza partisi!

Geri kalan tüm saatlerde, bedenin koltukta, ruhun camdan dışarıda…

Bir beyaz yakalının en büyük hayali ne biliyor musun? “Ofisten kaçıp Bali’ye yerleşmek.” Ama o hayal hep cuma akşamı kurulur, pazartesi sabahı unutulur.


4. Kariyer Hedefleri mi, Gerçekten Senin mi?

Sana “Kariyer planın ne?” diye sorduklarında, şunları mı diyorsun:

  • “3 yıl içinde kıdemli uzman, sonra müdür, sonra grup başkanı olmayı hedefliyorum.”

Peki bu gerçekten senin isteğin mi, yoksa çevrendeki herkes öyle dediği için mi istiyorsun?

Kimse şunu sormuyor:

“Ben bu şirkette 10 yıl geçirirsem, hayatımın hangi hayalini gerçekleştirmiş olacağım?”

Çünkü sistem sana hayal kurdurmaz. Sana performans hedefleri kurdurur.

Advertisement

5. İşten Sonra Netflix – Sabah Yine Tekrar

Akşam 7’de evdesin. Yorgunsun. Yemek yedin, duş aldın. Saat 9 oldu. Beynin “Yarın sabah işe kalkacağım, uykumu alayım” diye sinyal veriyor. 1 bölüm dizi açıyorsun, sonra bir tane daha… sonra bir tane daha…

Ertesi sabah yine yorgun kalkıyorsun. Çünkü o 3 bölüm diziyi değil, hayatını kaçırıyorsun.


6. Terfi Ettiğin Gün, Daha Çok Mesai Demek

“Terfi aldım!” diye sevinenler, çoğu zaman birkaç hafta içinde şu gerçekle yüzleşir:

Terfi, daha fazla maaş değil, daha fazla sorumluluk, daha fazla toplantı, daha fazla Whatsapp grubu demektir.

Üstüne bir de, ekip yönetiyorsan onların hatasından da sen sorumlu olursun. Yeni görev tanımın: “Yangın söndürücü.”


7. Ruhsal Yorgunluk: Psikolojik Plaza Sendromu

Adına bilimsel olarak “kurumsal tükenmişlik sendromu” desek de, biz ona plaza Türkçesiyle “bıkkınlık” diyoruz.

Advertisement

Belirtileri:

  • Pazartesi sendromu artık perşembeye kadar sürer.
  • Cuma günü bile heyecanlanmazsın.
  • Tatil dönüşü ağlamak istersin.
  • “İşimden nefret etmiyorum ama hiçbir şey de hissetmiyorum.” diyorsan, bu yazıyı yazdıran duygudur.

8. Kaç Kişiyle Gerçekten Sohbet Ettin?

Haftada 5 gün, aynı binada onlarca insanla çalışıyorsun. Ama gerçek bir dostluk kurduğun kaç kişi var?

Plaza ilişkileri çoğu zaman yapaydır. Herkes, birbirinin rakibi gibi davranır. Çoğu sohbet, “vizyonsuz müdür”, “yıllık prim” veya “şirkette dedikodu” ekseninde döner.

Bir gün işten ayrılsan, WhatsApp grubundan sessizce çıkarılırsın. Arkandan da “Kimdi ki o?” derler.


9. Neden Ayrılmıyorsun?

“Kredi kartı borcum var.”
“Kira ödüyorum.”
“Çocuk var, okul masrafı var.”
“Zaten başka yerde de aynısı.”
“Bu saatten sonra iş kuramam.”
“Ne yapacağım ki?”

Evet, hepsi mantıklı gerekçeler. Ama hayatını bu gerekçelerle geçirmek, seni hayatta tutabilir, ama mutlu etmez.

Bazen yeni bir yol açmak için, eski yolları yakmak gerekir. Herkesin istifa etmesi gerekmiyor ama en azından kendinle dürüst olman gerekiyor.

Advertisement

10. Çözüm: Maaşla Değil, Zihinle Özgürleşmek

Plaza hayatı herkese göre değil. Bazıları için güvenli bir liman olabilir. Ama eğer her sabah boğazında bir düğümle uyanıyorsan, bunu ciddiye al.

Küçük adımlar at:

  • Freelance işler dene.
  • Dijital içerik üret.
  • Pasif gelir kaynakları yarat.
  • Yeteneklerini geliştir.

Ve en önemlisi: “Ben ne istiyorum?” sorusunu kendine dürüstçe sor.


Son Söz: Plaza Hayatı Bir Seçimdir, Kader Değil

Hiç kimse seni zorla ofise kilitlemiyor. Ama sistem öyle güzel şekillendirilmiş ki, sen kendini oraya ait hissediyorsun. Kiralık mutluluklarla tatmin olup, gerçek tutkularından uzak yaşıyorsun.

Bunu değiştirmek senin elinde. Belki zor olacak, belki zaman alacak. Ama hayat, sabit maaşla değil, harekete geçmekle değişir.

Advertisement

The Geyik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Advertisement
Click to comment

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Trending