Paranın mutluluğu satın alıp alamayacağı konusunda fazla Pollyannacı olmadan bazı durumlarda paranın mutluluğu satın alabileceğini düşünenlerdeniz. Peki para ile mutluluğu nasıl ölçebiliriz? Dünyaca ünlü giyim mağazalarından aldığınız kıyafetler de sizi mutlu edebiliyor, yediğiniz çikolatalar da, son teknoloji cep telefonunuz ve arabanız da öyle. Yani sizi bir derece mutlu yaptıkları doğru. Fakat biraz daha derin düşünelim yaşlandığınızda hatta daha da acımasız olayım hayatınızın son demlerindeyken sevgilinizle çıktığınız güzel tatil yerine herkes iPhone 5 kullanırken ben iPhone 6 kullanıyordum diye hatırlamanın size katacağı hiçbir şey yok.
Araştırmalara göre bir eşyayı aldığınız anda, o eşya sizin görünüzde değer kaybediyor. Mesela o çok sevdiğiniz telefonunuz alana kadar sizin için dünyanın en önemli nesnesi gibi dursa da alınca, pufff o büyü gidiyor. Laptop almak için fiyat araştırırken televizyonda, internette her yerde gözünüze o reklamlar çıkar değil mi? Aslında hep çıkan reklamlar sizin algıda seçiciliğinizin çeşitli oyunları ile o ara daha yoğun görünür, sonra o ürünü aldıktan sonra o reklamlar da azalır. Bu tam bir kısır döngü.
foto:Samantha Hearn
HAYAT DENEYİMLER ÜZERİNE KURULU BİR DÜZENDİR, EŞYALAR ÜZERİNE DEĞİL!
San Francisco Devlet Üniversitesi‘nde yapılan araştırmaya göre insanlar satın aldıkları eşyalarda sadece bir sürelik mutluluğa erişiyor fakat deneyimler hayat boyu insanlar üzerinde etkiler bırakıyor. Katılımcıların çoğu deneyimler üzerine yaptıkları yatırımlardan sonra kendilerini daha da mutlu hissettiklerini ve bu deneyimlerin kendileriyle anı olarak geleceğinden dolayı daha da mutlu olduklarını belirttiler.
Şu an sandalyesi üzerinde bunu okumak yerine deniz manzaralı bir hamakta sallanmak isteyenler, Paris’te olmak isteyenler veya sakin bir şekilde doğa harikası köylerde çayını içiyor olmak isteyenler bu yazının ana temasını anladı bile.
Düşünsenize her gün evden işe giderken ağız dolusu küfürler edeceğimiz trafiğin olduğu bir şehirde yaşamak için 36-50 ay maaşın yarısını bir eve veriyoruz. Oysa biz ağaç değiliz, bir yere bağlı kalmak zorunda değiliz. Haydi kariyerdi, işti derken şehirden kopamadınız ama o bir hafta tatilinizde bambaşka bir yere uçup bambaşka hayaller gerçekleştirmek varken neden ne işe yaradığını bile bilmediğiniz değerli taşlara para harcayasınız ki? Altın doğada az bulunuyor diye sizin için neden sahilde kitap okumaktan değerli olsun ki?
Güzel giyinmeyi bildikten sonra o moda evinin son kıyafeti sizde olmasa çok mu mutsuz olursunuz? Sanmıyorum.
Özellikle 1980-2000 arasında doğan nesli tam bir tüketim canavarı yaptılar ne yazık ki! Cem Yılmaz’ın da dediği gibi bir yerden sonra elimizdeki telefona küfredip diğerini almak için birbirimizle yarışıyoruz. Sırada bekliyoruz saatlerce. Peki hepimiz böyle miyiz hayır! Çok şükür ki hayır!
Çok güzel insanlar var, Pazar sabahı sahilde kulağında müzik sesleri ile koşan, köpeğini gezdirmeye çıkan, cebine beş kuruş para geçti mi daha önce görmediği bir yere gitmek için can atan, parasıyla mama alıp hayvanları sevindiren, değiş tokuş pazarlarına giden, bu yaz Fethiye’de yüzmeliyim diye düşünen veya Olimpos’ta sahilde bir şarkı söylemeyi dünyanın en pahalı elbisesine tercih eden güzel insanlar var. O insanlar mutlu insanlar!