Andrew, hepimiz gibi normal biri aslında ve 1979’dan beri ailelerine ait olan restoranda çalışıyor. Ama bu hayata tutunma çabasını çekemeyenler olmuş sayın okur. İsim vermeden Andrew’ı şikayet etmişler.
Kardeşi Alex Ankar, bu duruma üzüldüğünden dolayı harika bir cevap vermiş:
Babam vefat ettikten sonra kardeşim Andrew canını dişine takıp çalışarak Ankar’s Hoagies’i yani babamızın mirasını ayakta tutmamıza yardım etti. Gerektiğinde müşterilerle ilgilendi, gerektiğinde ise barbekü tezgahı ve mutfağı temizledi. Andrew, işletmemizin başarısını devam ettirmesi için yorulmadan çalıştı. Bunları yaparken de suratında hep bir gülümseme vardı.
İsmini vermek istemeyen bir kişinin, Down sendromlu ve yetkisiz bir personelin mutfakta çalıştığını ihbar etmesi üzerine şoka uğradım. Yetkisiz personel dediği kişi de bu işletmenin sahibidir. Gerçekten çok şaşkınım.
Kardeşimin ne kadar yetenekli ve temiz kalpli birisi olduğunu bilmeden, onun hakkında kötü düşüncelere sahip olan kişileri gördükçe çok moralim bozuluyor. Hatta, engelli bireyleri yarı insan olarak gören kişiler bile var ve onlardan açıkçası iğreniyorum.
Bazen geriye yaslanıp Andrew’ın insanları ne kadar çok sevebildiğini görüyorum. Hatta bu tür bir sevgiyi hak etmeyenleri bile tüm kalbiyle seviyor. Nefret etme duygusunda onda yok. Eğer kardeşimle ilgili olumsuz düşüncelere sahip olan kişiler, kardeşimin sevgi dolu kalbinin yarısı kadar kalbe sahip olsalardı, bugün dünya çok daha güzel bir yer olabilirdi.
Yazdıklarımı okuyan herkesin, engelleri ve farkları bir kenara bırakarak düşünmelerini istiyorum. Din, dil, ırk, cinsiyet, engelli, engelsiz her şeyi bir kenara bırakın ve birbirinizi sevmeye çalışın. İnanın ki Andrew kadar saf bir kalbiniz olsaydı, dünya bugün daha yaşanılabilir bir yer olurdu.