Evde yemek yapmak zorunda kaldığımız bu dönemde hepimiz biraz dijital şef olduk. Geçen gün dışarıda çiğköfte yemek yerine evde et yediğimde bu durumu daha iyi anladım. Eminim sizin de başınıza benzer olaylar geliyordur. İşte bizim başımıza gelen birkaç durum:
- “Mutfak Maceraları”: Evde yemek yapmak, bazen beklenmedik maceralara yol açabiliyor. Unutulan tuz, yanlış ölçülen malzemeler ve en komiği, tarifin tamamen yanlış anlaşılmasıyla ortaya çıkan sıradışı lezzetler… Artık herkesin “mutfağın kahramanı” olma yarışı var.
- “Gurme” Anlar: Restoranlarda gördüğümüz o şık sunumları evde denemeye karar verdik. Sonuç? Salata tabaklarındaki tek fark, yanında gelen çatal değil, kaşık oldu! “Evet, bu bir yeni tarz!” demekten başka çaremiz yok.
- Garip İsimler: Dışarıda yediğimiz yemeklerin rengarenk ve egzotik isimleri varken, evde menümüz oldukça sıradan. “Makarna 1”, “Makarna 2”, “Makarna 3″… Herkesin damak zevkine göre kişiselleştirilmiş bir isimlendirme sistemine geçmeyi düşünüyoruz.
- “Süpermarket Macerası”: Yemek yapmaya karar verdiğimizde, süpermarkete gitmek adeta bir maceraya dönüşüyor. Aldığımız her şeyi özenle seçiyor, indirim kovalıyoruz. Sonuç olarak, evde yaptığımız yemekler, aslında bir avantürün sonucu.
- “Evcil Restoran”: Artık yeme içmeyi dışarıda yapmak yerine, evde bir restoran atmosferi yaratmaya çalışıyoruz. Masa örtüsü, mumlar, hatta arka planda çalan hafif müzik… Ancak garsonluk için sırayla kimin görevli olduğunu belirlemek için çekişmeler yaşanıyor.
- “Gourmet Öğrenme”: İnternetten bulduğumuz o karmaşık tarifleri denemek, adeta bir evde şeflik kursuna dönüştü. Kimimiz başarılı birer şef olurken, kimimiz ise yemek yapma becerisini geliştirmek yerine, mutfakta küçük yangınlar çıkarıyoruz.
- “Yemek Fotoğrafçılığı”: Restoranlarda yediğimiz yemeklerin fotoğraflarını çekmek yerine, şimdi evde yaptığımız yemeklerin Instagram değerini yükseltmek için uğraşıyoruz. Ancak, o şık sunumlar bir türlü başarılamıyor ve sonuç her zaman “Yemeğim aslında çok güzel görünüyordu!” oluyor.
- “Buzdolabı Komplosu”: Evde yaptığımız yemeklerin en büyük rakibi, buz dolabıdır. Bazen yemek pişirme sürecindeki en büyük düşmanımız, buzdolabındaki son dakika kararları oluyor. “Ne yesem?” sorusu, ev halkının klasik sorunlarından biri haline geldi.
- “Açık Büfe Stratejisi”: Evde yaptığımız yemeklerdeki açık büfe stratejisi, herkesin kendi tabağına en çok sevdiği yemeği koymak üzerine kurulu. Ancak, bazen herkesin favori yemeği aynı olunca, bir türlü uzlaşma sağlayamıyoruz.
- “Pazartesi Sendromu”: En komiği ise pazartesi günleri. Hafta sonu yemeklerinin lezzetinden sonra, pazartesi günleri yapılacak yemek konusunda herkesin motivasyonu sıfır. Sonuç olarak, bir çoğumuzun pazartesi günleri menüsü “dışarıda bir şeyler ye” oluyor!
Sizin de eklemelerinizi sosyal medya sayfamıza bekleriz:
https://instagram.com/thegeyik