Beyin ve sublimiminal mesajlarla ilgili çok sayıda liste yaptık. Çizgi filmlerden, normal filmlere kadar sübliminal/subliminal mesajların bizlere nerelerde verdiliğini aktardık. Şimdi de beynimizin bu mesajlara nasıl karşılık verdiğini ve nasıl algıladığını inceleyelim:
Diktatörler, reklam şirketleri, illüzyonistler ve bilim insanlarının hemen hepsi, beynin, bazı bilgileri dikkat göstermeksizin işleyebildiğini iyi bilir. İnsanlara bir şey fark ettirmeden onları etkilemek mümkündür. 1 “Yemleme” olarak bilinen bu teknik; bir kelime, bir görsel ya da bir ses gibi uyaranlar aracılığıyla; insanlar, uyaranı ilk anda hatırlamasalar bile sonraki davranışları üzerinde bir etki bırakmayı içerir.
Örneğin, yapılan araştırmalar; bir mağazada çalan müzik tipinin Alman ya da Fransız şarabı satış miktarını etkileyebildiğini 2 ve insanlara önce ülkelerinin bayrakları gösterilirse sonrasında daha milliyetçi bir tutum takındıklarını 3 ortaya koymuştu. Yani, her yerin bayraklarla kuşatılmasının, masum bir arka planı olduğunu söyleyemiyoruz.
Her ne kadar sağlam delillerden yoksun olsa da, birçok akademisyen ve reklamcılar; bu tarz bir yemlemenin “bilinçsiz” ya da “subliminal” olduğunu ileri sürüyor. Bilinç, dikkat konsepti ile zayıf da olsa kontrol edilebilir ya da karıştırılabilir. İnsanlar “yemleme” için kullanılan kelime ya da müzik tiplerine çok kısa bir süreliğine dikkat gösterebilir ya da tutum ve eylemleri ölçülmeden (hatta insanlar daha sonra bu şeyi hatırlayamadıklarını iddia ediyorlar) önce görsellere doğrudan bakabilir.
University of East London’dan sinirbilimciler, başka bir şeye odaklanmış olduğumuzda, nesnelerin resimlerinin bile bizi yönlendirebileceğini ortaya koydu.
Deneyler
İlk çalışmada, insanlara, aşina oldukları iki nesnenin (örneğin; bir araba ya da bir köpek) resimlerini tekrar gösterdiler 4. Resimlerin birisi ekranın sağ tarafına, diğeri de sol tarafına yerleştirildi. Gözlemcilerin dikkati ekranın iki bölgesinden birisine rastgele olarak yönlendirildi. Yani; ekranın bir yanında çok kısa bir süreliğine bir kare gösterilerek katılımcının dikkati bu bölgeye toplandı. Daha sonra nesneler; hem katılımcının baktığı hem de görmezden geldiği bölgelerde saniyeden daha az bir süre (dikkat gösterilmeyen bölgedeki nesnenin bilinçli olarak algılanmasını ortadan kaldıracak kadar kısa bir süreliğine) boyunca gösterildi.
Bu sırada da, EEG (electro-encephalography) ekipmanları kullanarak, araştırmacılar; dikkat gösterilmeyen nesnenin tekrar tekrar gösterilmesinin beyin aktivitesini etkilediğini gözlemlediler. Resmin görülmesinden yaklaşık 150-250 milisaniye sonra, katılımcıların beyinlerinde görüntüyü işlemelerinden kaynaklı bir hareketlenme görüldü. (Kulakların hemen arkasında bulunan vetemporo-paryetal bölge olarak isimlendirilen bölge bir nesnenin yerini belirlemeden sorumlu ve aynı zamanda da görüşe bağlı eylemlerin hazırlandığı bölgedir.)
Deney sonucunda, insanların, yalnızca beyin aktivitelerinin değil, aynı zamanda davranışları da görsel olarak odaklanılmayan nesneden ekilendi. Katılımcılardan, daha önce gördükleri nesnelerin fotoğrafları ekrana geldiğinde bu nesneyi gördüklerini ifade eden bir tepki olarak ellerindeki butona hızlıca basıp geçmeleri istendi. İlginç bir biçimde, odaklanılmayan bölgede gösterilen nesnelerin fotoğrafları ekrana geldiğinde, katılımcılar, daha önce görmedikleri bir fotoğrafa kıyasla bu fotoğrafları da butona hızlıca basarak geçtiler. Yani, denekler aslında odaklanmadıkları görselleri de daha önce görmüş gibi hissettiler.
Frontiers‘da yayımlanan benzer bir çalışma 5 da bu sonuçları destekleyen sonuçlar elde etti. Bu çalışmada hem dikkat gösterilmeyen hem de dikkat gösterilen nesnelerin etkileri araştırıldı. Daha önce olduğu gibi, deney görevi basitçe hatırlanmayan bir nesne ekranda gösterildiğinde onu belirlemeyi içeriyordu. Bu deneyde de benzer sonuçlara ulaşıldı.
İki farklı laboratuvardan gelen sonuçlar, dikkat gösterilmeyen nesnelerin otomatik olarak, yani dikkat göstermeden ve bilinçli bir farkındalık oluşturulmadan algılandığını ortaya koyuyor. Ancak ilginç bir şekilde, bu durum yalnızca benzer nesneler gösterildiğinde ortaya çıkıyor.
Eğer ki nesneler görece yeni bir biçimde, örneğin, “ayrışmış” olarak (iki parçaya bölünerek) gösterildiğinde otomatik algılama gerçekleşmiyor. Eğer kişi böylesi bir nesneye dikkat göstermezse, bu nesne tekrar gösterildiğinde; kişi, nesneyi daha önce görmemiş gibi hissediyor. Bu durum oldukça mantıklıdır çünkü, ayrık nesnelerin farkına varmak genellikle zordur.
Elde edilen sonuçlar, insan beyninin çevreye dair düşünülenden çok daha fazla bilgiyi topladığını ortaya koyuyor. Görsel işlemeye dair dikkat teorileri; genellikle, dikkat gösterilmeyen bilginin işlenmediğini ileri sürer. Gerçekte ise, dikkat gösterilmeyen görsel bilgi beyin tarafından saptanabiliyor ve tanımlanabiliyor, hatta katılımcılar nesneye dikkat göstermeseler bile ondan etkilenebiliyorlar. Bu da şu anlama geliyor, beyinlerimiz gün içerisinde dikkat göstermesek dahi sayısız görsel bilgiden kolaylıkla etkileniyor. Öte yandan bu sonuçlar, nesne tanıma ile sorumlu beyin bölgelerinde hasar yaşamış insanların tanısı ve tedavisi için de önemli kavrayışlar sağlayabilir.
Kaynaklar ve İleri Okuma:
1 Journal of Applied Psychology. http://psycnet.apa.org/journals/apl/84/2/271/
2 Journal of Applied Psychology. http://psycnet.apa.org/journals/apl/84/2/271/
3 Psychological Science. http://pss.sagepub.com/content/22/8/1011.abstract
4 Neuropsychologia. http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0028393216302688
5 Frontiers in Human Neuroscience. http://dx.doi.org/10.3389/fnhum.2016.00478
6 Thoma, V. “How the human brain can register information without conscious attention.” TheConversation. https://theconversation.com/how-the-human-brain-can-register-information-without-conscious-attention-65905
Yazı ilk olarak BilimFili.com‘da Gürkan Akçay imzasıyla yayınlanmıştır.