İnsanı diğer canlılardan ayıran bir özellik; kullandığı eşyalara anlam yüklemesi. Hemen hepimizin değişik çeşitleriyle dolabında yer alan gömlek, bir kıyafetten daha fazlası ve geçmişten günümüze geçirdiği değişimle pek çok ayrı şekle bürünmüş.
Mısırlılar yine iş başında tabii, mimariden sanata her şeye yön veren Eski Mısır, arkeolojik buluntulara göre 5.500 yıl öncesine tarihlendirilen ilk gömleğin de ev sahibi. “Kalasiris” ismini verdikleri, dikdörtgen bir keten parçası şeklindeki giyside, baş ve kolların geçmesi için delikler bulunuyordu.
Eski Yunan’da ise ‘chiton’ denilen, Yunanlıların vücudunu örten drape kesim gömlekler giyilmekteydi.
Bir kıyafetten çok gömlek, sosyal statüyü belirleyici özellik taşımaktaydı. Babil’de, köleler kısa gömlek giyerken statü yükseldikçe gömlek boyları da aynı oranla uzamaktaydı.
Roma İmparatorluğu döneminde ‘banniére’ adını alan gömlek, turnuvalara katılan süvarilerin eşlerince diktirilirdi ve eşlerine galibiyet getirmesi için hediye edilirdi. Kollu olarak orta çağa kadar sürecek banniere için, günümüz gömleklerinin atası diyebiliriz.
16. yüzyılda, dantellerle ve fırfırlarla süslendi. 18. ve 19. yüzyıllar Avrupa’da şaşalı ve çok katlı yakaların zamanıydı. Asillerin sembolü haline gelen fırfırlı ve gösterişli gömlekleri, bir dönem İngiltere’de belli bir toplumsal statüde olmayanların giymesi yasaklandı.
20. yüzyıl ise hazır giyim sektörünün doğmasıyla piyasaya çeşit çeşit gömleklerin sürülmesi bir oldu. Farklı müzik türlerinden, politik düşüncelerden etkilenen pek çok gömlek üretilmeye başlandı. Statü belirleyicilik yine devam ediyordu, işçiler mavi yakalı gömlek giyerken patronlar beyaz yakalı gömlek giymekteydi. İşçilerin beyaz yakalı giymesi yasaktı.
1920-30’larda gömlekler, aldıkları renklerle farklı siyasi kesimleri temsil etmekteydi. Hint Siyasi Parti Lideri Dravidar Kazhagam, siyah gömlekleriyle meşhurdu. Bülent Ecevit de Karaoğlan imajını mavi gömleğiyle tamamlıyordu. Kahverengi gömlekler Nazilerin sembolü haline gelmişti. Brezilya’da parti üyeleri yeşil gömlek giyiyordu.
Gömlek modelleri, akımlara bağlı olarak sürekli değişiklik gösteriyor. 20. yy başlarında ABD’de çok revaçta olan serbest yakalı beyaz gömleklerin yerini, 1920’lerde rengarenk, değiştirilebilen yakalar aldı. 1945-60 yıllarında Hollywood modası iş başındaydı; Katharine Hepburn, Marlene Dietrich gibi isimlerin gömlek stillerini kadınlar örnek alıyordu. 1960’larda lycra kumaşının üretilmesiyle bu kumaştan yapılan ve vücudu saran gömlekleri (slim fit) erkekler tercih ediyordu.
1960’lar ise anti-moda akımı savunucularının kendi modasını ortaya koyduğu yıllardı. Jean pantolonların, uzun saçların ve rengarenk giysilerle ”etnik görünüş”ün öne çıktığı ”hippi” modası yaygındı. New York’ta “yolda olmanın verdiği özgürlük” hissinden hareket ederek ortaya çıkan Beat Kuşağı’nın etkisiyle de gömlekler dolaplarda daha çok yer almaya başladı.
1970’lere damgayı vuran; renkli, geniş kravatlar ve uzun sivri yakalı gömlekler oldu. Bu dönem ofiste erkeklerle eşit söz hakkı için savaşan kadınların kuşandığı gömlekler Yves Saint Laurent, Calvin Klein, Ralph Lauren gibi ellerden çıkmaydı. 70’lerin ortalarında ise; Woody Allen’ın yönetmenliğini yaptığı ”Annie Hall” filminde (1977) Diane Keaton’ın Ralph Lauren imzalı erkek gömleği “unisex” yani cinsiyetsiz gömleklerin öncülerinden sayıldı.
1980’ler ise spor giyimin ve biraz dikkat çekiciliğin arttığı yıllardı. Neon renkler, kabarık kumaşlar spor giyimle birleşmişti. Gömlek yakaları küçülmüş, yapı olarak esnek ve üste oturan modellerden oluşuyordu. 80’ler dizisinin gömlekleri kadar renkli “Ergun Plak” karakteri dönemin modasını özetler nitelikte.
Peki ya oduncu gömleği? 1992 yılınd Nirvana Nevermind adlı albümünü piyasaya sürdü ve 80’li yılların disko ve synth müziğinin simlerini ve neonlarını silip süpüren yeni bir akım ortaya çıktı: Grunge. Otoriteyi reddeden bu yeni kültür 80’lerin kabarık, cafcaflı modasından ayrıldı. Yerine kırmızı, kahve ve siyah tonların ağırlıklı olduğu kareli gömleklerin geldi. Evet, oduncu gömlekler.
2000’li yıllara gelindiğinde ise genellikle geçmişe yönelik olan vintage modası hakim. Hipster akımı ile birlikte şıklığın yanında rahatlığa da önem veriliyor.
E bu kadar gömleklerden bahsetmişken, seni de unutmak olur muydu? Oduncu gömleklerin müdavimi, evimizin sevimli seri katili Dexter’la yazımızı noktalayalım o halde.