Osman Hamdi’nin, belediyenin kuruluşunun ilk yılında Kadıköy’de oturduğu için, 33 yaşındayken şehremini olarak atanması, “Kadıköy’ün ilk büyük şansı’’ olarak nitelenebilir.
Osman Hamdi’nin, belediyenin kuruluşunun ilk yılında Kadıköy’de oturduğu için, 33 yaşındayken şehremini olarak atanması, “Kadıköy’ün ilk büyük şansı’’ olarak nitelenebilir. Zira sokakların temizlenmesi gibi sorumlulukları yerine getirmekle yetinmeyen Osman Hamdi Bey, ‘sosyal belediyeciliğin’ de öncülerinden olmuştu
GÖKÇE UYGUN
İçinde bulunduğumuz Şubat ayının 24’ü Kadıköy için önemli bir ismin bu dünyaya veda edişinin 105’inci yılı. 1869 yılında Şehremaneti olarak kurulan Kadıköy’ün ilk Şehremini yani Belediye Başkanı olan Osman Hamdi Bey’den bahsediyoruz.
Arkeoloji alanında öncü işler yapan, ülkemizdeki müzeciliğin kurulmasını sağlayan, yaptığı resimlerle dünya çapında ünlenen, velhasıl tüm bu ilerici çalışmalarıyla ülkenin geçmişinde büyük önem taşıyan Osman Hamdi Bey, bilimin gücüne inanan, kültür ve sanat yaşamını hep ön planda tutmuş, sorgulayan insan profiliyle hep dikkat çeken bir kişilikti. Kadıköy’ün bugünkü fotoğrafında da katkıları büyük olan Osman Hamdi, belediyelerin sadece yol inşa etmek, çöp toplamak gibi somut görevlerle sınırlandırıldığı bir dönemde, bu görev tanımına ilk kez sosyal konuları, kültürü, sanatı, resmi, kent tarihini koruma gibi konuları da eklemişti; Kadıköy’deki ilk sanatsal ve arkeolojik çalışmalara önem vermişti.
ARKEOLOJİ MÜZESİ’Nİ KURDU
Bu vesileyle çok yönlü bir aydın olan Osman Hamdi Bey’in, ilklerle, başarılarla dolu hayatından bir derlemeyi sizlere sunuyoruz:
Osmanlı ve batı kültürleriyle eğitilerek yetişmiş bir teknik ve siyaset adamı olan Sadrazam İbrahim Ethem Paşa’nın en büyük oğlu olan Osman Hamdi Bey, 1842’de İstanbul’da dünyaya geldi. İlkokul öğrenimini Beşiktaş’taki bir okulda yaptı, 1856’da Maarif-i Adliye okuluna başladı. 1860’ta hukuk öğrenimi için Paris’e gönderildi. Bu öğrenimi yanında, o devrin ünlü ressamlarının atölyelerinde çalışarak iyi bir resim eğitimi gördü. 1869’da ülkesine döndüğünde Bağdat İli Yabancı İşler Müdürlüğü görevini genç yaşında üstlendi. 1871’de Saray Protokol Müdür Yardımcılığına getirildi.
Devletin üst kademelerinde çeşitli görevler yaptı. 1881 tarihinde de İmparatorluk Müzesi (Müze-i Hümayun) Müdürlüğüne atandı. Bu göreviyle kendi yaşamında olduğu gibi, ülke müzeciliğinde de yepyeni ve verimli bir dönem açılmış oldu.1883’te Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisini (Güzel Sanatlar Okulu) kurarak bu okulun müdürlüğünü üstlendi.1884’te eski eserlerin yurt dışına çıkarılmalarını yasaklayan ve o gün için Türk müzeciliği ve eski eserlerin korunması bakımından büyük bir adım olan Asar-ı Atîka Nizamnamesi’ni çıkardı. Nemrud Dağı, Lagina Tapınağı ve Sayda’da kazılar yaptı. Sayda kazısında bulduğu ve arkeoloji dünyasının başyapıtları kabul edilen, aralarında İskender Lahti’nin de bulunduğu lahitler ve diğer eserlerin sergilenmesi için, büyük bir ileri görüşlülükle ilk Türk müze binası olan bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni 1891’de kurdu. Doğu anlayışı ile yaptığı figürlü kompozisyonları ile Türk resim sanatının da başarılı bir temsilcisi oldu. Osman Hamdi Bey, 1910 yılında Kuruçeşme’deki yalısında hayata gözlerini kapamasının ardından, vasiyeti üzerine Eskihisar’daki (Kocaeli) evinin bahçesine gömüldü.
KADIKÖY’ÜN ŞEHREMİNİ
Sultan Aziz dönemine rastlayan 1875’te, Kadıköy’de oturan Müze Müdürü Osman Hamdi Bey, Kadıköy’ün ilk Belediye Reisi oldu. Ancak Osman Hamdi’nin tarihçi torunu Edhem Eldem’in “Osman Hamdi Bey Sözlüğü” adlı araştırma kitabına göre, bu görevini ne kadar sürdürdüğü belli değil. Kadıköy’de diğer belediye başkanlarından, 1913 yılında bu görevi yürüten ressam, yazar ve Milletvekili. Prof. Celal Esad Arseven’in ‘Kadı Köyü Hakkında Belediye Araştırmaları’’ adlı kitabına göre ise Hamdi Bey’in Kadıköy başkanlığı şöyle gelişti;
“Kadı Köyü’nün gelişmesi İstanbul’da vapurların işlediği zamandan başlar. O vakte kadar İstanbul’a Pazar kayıklarıyla gidip gelindiği için, Kadı Köyü küçük bir köy halinde kalmıştı. Belediye işlerine Bostancıbaşılar bakıyordu. Bütün yapı ve tamir işleri ve benzeri işler için onun izni alınırdı. Tanzimat’ın ilanından sonra Belediye görevleri İhtisap Nazırlıkları’na geçti. İhtisap nazırları bütün esnaf işlerine bakar, arada sırada gönderilen kavaslar aracılığı ile teftişler yaparak nizama karşı çıkanları cezalandırır ve İhtisap Rüsumu denilen Belediye rüsumunu (vergisini) tahsil ederdi.1285 (1868) yılında Dersaadet Belediyesi özel yönetmenliği ile Şehremaneti kurulduğu zaman İstanbul 14 belediye dairesine bölündü. Beyoğlu Dairesi 1274 (1857) tarihinden beri bir özel yönetmenlik ile kurulmuş olduğu gibi daha sonra bu on dört dairede yalnız Beyoğlu, Kadı Köyü, Yeni Köy,Tarabya, Beykoz daireleri kurulmuştur. Maalesef o tarihteki örgütlere ilişkin bir belgeye rastlayamadık. O vakitlere kadar Kadı Köyü’nde devamlı belediye memurları ve temizlik işçisi olmayıp “çöp çıharam” diye sırtlarında küfeleriyle mahalle mahalle dolaşan çöpçüler varmış. Bunlardan her biri bir evin gedikli çöpçüsü olup biraz para karşılığı (aldıkları) çöpleri arkalarındaki küfelerle denize atarlarmış.
Kadıköy’e çöp arabası
Teşkilat tarihinde yani 1285 (1868) de bunlara Çöpçüler Kethüdası Salih Ağa diye birisi karışırmış. Üsküdar’da da Artin Efendi adında bir mühendis olup inşaat vesaire yapılacağı ve yol açılacağı vakit o gelir bakarmış. 1285 (1868) tarihinden sonra işi Şehremaneti tarafından Kadı Köyü’ne tanzifat (temizlik) arabaları gönderilmiş ve kentin temizliğine ve belediye işlerine bakacak memurlar atanmış. Sultan Abdülaziz Han zamanına rastlayan 1291(1874) tarihinde de Kadı Köyü Belediye Reisliği’ne o zamanlar Kadı Köyü yöresinde oturan Müze-yi Hümayun Müdürü merhum Hamdi Bey tayin olmuş. O zamanlar Kadı Köyü ‘13’ üncü daire imiş. Hamdi Bey’den sonra Rıza Paşa Kethüdası Mustafa Yaver Bey başkan olmuştur.’’
Gazete Kadıköy