12 Eylül 1997’de Hürriyet’te yayınlanan bu yazı şimdilerin moda mesleği olan internet girişimciliğine o zamanlar nasıl bakıldığını özetler nitelikte. Şimdi bile yapılan bir şeyi anlatmış; fikir araklanmasını ve en azından şundan aldık denmemesine içerlemiş. Mesela bu yazıyı bile buradan alıp, buraya referans vermeyenler çıkacak, yıl 2016 ama değişen çok bir şey yok. Yazının içinde göreceğiniz bir tanım var ki özlemişsinizdir: WEBMASTER. Bir diğer tabir ise e-posta züppeliği. O zamanlar herkes köşesine hava atmak için eklermiş. Şimdi e-posta kullanmayan neredeyse yok. Neyse biz susalım da yazıyı OKUYALIM:
+Geçtiğimiz hafta e-posta züppelerinden bahsetmiş, hiç kullanmadıkları halde e-posta adreslerini köşelerinin başına konduran e-posta apoletli yazarları, 50’li yıllarda misafir odalarına buzdolabı koyanlara benzetmiştim. İğneyi biz basın mensuplarına batırdıktan sonra çuvaldızdan nasibini alma sırası ‘‘webmaster’’ olarak anılan İnternet sitesi yöneticilerinde…Bunlara ‘‘webmaster’’ deniliyor ama içimden hani o Garanti Bankası reklamındaki sevimli ihtiyarlar gibi elimi sallayıp ‘‘Webmaster‘mış… Hıh… Yalancı webmaster’’ diye homurdanmak geliyor. Türk ‘‘webmaster’’ların çoğu ‘‘yalancı webmaster’’ çünkü öylesine bir tutum içindeler ki, bu tutumları İnternet’in doğasından anlamadıklarının katmerli kanıtı.
İki hafta önce bu sayfadan haberini yaptığımız ‘‘Atatürk’e kolay oy gönderilmesini’’ sağlayan Ağ sitesinin ‘‘gerçek webmaster’’ı Ekin Çağlar’dan bir e-posta mesajı aldım. Çağlar e-mektubunda, ‘‘İnternet’ten yaptığımız kampanyayı desteklemek için sayfamıza ‘link’ koyma çağrısı üzülerek görüyorum ki cevapsız kaldı’’ diye yakınıyordu.İşte bir ‘‘webmaster’’ı, ‘‘yalancı webmaster’’ yapan tutum da Çağlar’ın yakındığı bu tutum; kendi sitesindeki sayfalar dışında başka sitelerin sayfalarına bağlantı koymaktaki anlamsız naz…
İnternet bilginin paylaşımı demek. İnternet’i anlamak, paylaşıldıkça değeri artan tek şeyin bilgi ve sevgi olduğunu anlamak demek.Türkiye zaten Türkçe içerik sıkıntısı çekiyor. Bu içerik sıkıntısına çözüm olabilecek güzel girişimler ise kendilerini duyuramayıp, bir köşede unutuluyorlar. Yapılan güzel işlere, orijinal fikirli İnternet sayfalarına Türkçe içerikli diğer İnternet sitelerinden bol bol bağlantı konması, Türk kullanıcıların İngilizce içerikli Ağ sitelerine kaçışını önleyecek, bunun yerine Türkçe içerikli Ağ siteleri arasında dolaştıracak en basit çözüm. Ama Türkiye’deki ‘‘yalancı webmaster’’ların bencilliği ne kendilerine bir yarar sağlıyor ne de diğer Türkçe içerikli sitelere…Ekin Çağlar, sayfalarına bağlantı konması için başvurdukları site yöneticilerinin, taleplerini ‘‘istesek biz de yapardık’’ ya da ‘‘biz de böyle bir sayfa yapıyoruz’’ gerekçesiyle geri çevirdiklerini aktarıyor. Tamam kardeşim, anladık siz de çok zekisiniz ama birisi sizden önce davranmış ve düşündüğünü yapmış. Yapılan bir işi yeni baştan yapmanın ne alemi var? Farklı bir şey yapacaksan, buyur yap. O zaman da diğeri sana bağlantı verir. Bu tutumun en iyi örneğini ‘‘1 Dakika Karanlık’’ eylemi için İnternet üzerinde açtığımız eylem sitesiyle yaşamıştık. Gerçi birçok kişi ve kurum sayfalarından bağlantı verip destek olmuşlardı ama çoğu haftalar sonra kendi ‘‘1 Dakika karanlık’’ sayfalarını kurmuşlar, hatta bir gazete daha da ileri gidip haftalar sonra açtığı eylem sayfasını bu konuda açılan ilk site gibi duyurma yüzsüzlüğünü dahi göstermişti. Halbuki bu konuda açılan ilk iki siteden diğeri Mustafa Akgül hoca tarafından açılan siteydi ve bizimkiyle aynı tarihte devreye girmişti. İki sitenin birbirine bağlantı vermesi içinse iki site yöneticisinin birbirleriyle haberleşmesine bile gerek kalmamıştı.
Züppeliğin lüzumu yok, Ekin Çağlar gibilerine destek olalım.
Yurtsan ATAKAN / 12 Eylül 1997 / Hurriyet.com.tr