Tesbihe tane tane dokunacaksın Muhlis Efendi. Dokunma duygusunu tel tel duyacaksın teninde. Tenin etine verecek bu duyguyu, etin sinirlerine aktaracak, sinirlerinin de beynine götürecek.
Yoksa dokunmayı o kadar kolay mı sanıyorsun sen? Hastamızla, sakatımızla hepimiz hasret çekmiyor muyuz dokunmaya, dokunulmaya? Yayları bozuk yataklardan, kirli çarşaflardan, plastik kaplardan ve beton duvarlardan başka nelere dokunabiliyoruz şurada? Güzel bir resme, sıcak bir simite, diri bir çiçeğe, minik bir çocuk yüzüne ve daha birçok şeye dokunmayı yüzlerce, binlerce kez düşlemiyor muyuz? Ya birimizin yakını geldiğinde ona “Hoş geldin,” demek, onunla tokalaşmak için birçoğumuzun koşuşturmasına ne dersin? Ben dokunma duygusu derim, doğrusu…
Hasan Ali Toptaş, Geçmiş Şimdi Gelecek s.22 “İçimdeki Orkestra”