Ezo’nun Hürriyet’ten Hakan Gence’ye verdiği ve oldukça ilginç diyaloglardan oluşan bu röportaj son günlerde okuduğunuz en ilginç şeylerden biri olabilir.
Azerbaycan’da sahne alırken keşfedildi. Rafet El Roman’la düeti ‘Kalbime Sürgün’le tanındı. Üç yıl sonra ‘Son Kez’ isimli single’ıyla bambaşka bir kadın olarak karşımızda. Ezo kendini “Yenilendim. Eğer değişmemiş olsaydım o zaman bende büyük bir sıkıntı var demek olurdu” diye özetliyor.
Sizi Rafet El Roman ‘Kalbime Sürgün’ düetiyle tanıdık. Ardından onun prodüktörlüğünde bir albüm çıkardınız. Şimdi rüzgâr farklı yönden esiyor. Artık Bedük’e emanetsiniz. Neden bu sefer şarkının sözlerinden düzenlemelerine kadar hiçbir noktada Rafet El Roman imzası yok?
– İstanbul’a geldiğim ilk yıllarda Rafet’e vokal yaptım. Sonra ‘Kalbime Sürgün’ şarkısını proje olarak çıkardık. Bu bilinçli bir projeydi. Keşke gerçek anlamda birilerine emanet olabilsem. Yeni single çalışmam ‘Son Kez’in prodüktörlüğünü Bedük’ün şirketi, düzenlemesini de Bedük yaptı. Onun enerjik tarzı benim içimde saklı kalan kadını çıkardı. Sorunun cevabına gelirsek, biz uzun zaman önce Rafet El Roman ile yollarımızı ayırdık.
Neden?
– Özel bir nedeni yok. Anlaşmamız bu şekildeydi. Proje bitti, yollarımızı ayırdık.
Yedi yıldır Türkiye’desiniz… Azerbaycan’da müzik yapmak yerine neden Türkiye’ye geldiniz. Bu işler burada daha mı kolay ilerliyor?
– Hayır. Zaten Azerbaycan’da sahneye çıkıyordum. Bakû’da Rafet sahne aldığım mekâna beni dinlemeye gelmişti. Sonrasında projesinden bahsetti ve beni İstanbul’a davet etti. Zaten Türkiye’yi çok seviyordum. Gelen teklifin beni hayallerime yaklaştıracağını düşündüğüm için bunu kaçıramazdım.
HEM FİZİKSEL, HEM RUHSAL OLARAK DEĞİŞTİM
Malum müzikte ‘tık’ devri… Yeni nesil popçular kapıyı 100 milyon izlenmelerden açıyor… Siz yeni şarkınızla bu rekabet ortamında nerede durursunuz?
– Tıklamaların çoğunun gerçeği yansıttığını düşünmüyorum. Hele bazıları, dünyaya kendini ispatlamış şarkıcılarda bile o kadar tıklama sayısı yok. Bu biraz kendini tatmin etmek gibi geliyor bana. Ayrıca fazla tıklanan şarkının çok iyi, az tıklanan şarkının çok kötü olduğu söylenemez. Bununla ilgili çok örnek var. Beethoven’ın çalışmalarını milyonlar bilir ama kaç kişi açıp dinler? Ve tıklamaları kaç?
Neler değişti sizde?
– Yenilendim. Kendimi ergenlikten çıkan genç bir kadın olarak görüyorum. Bu da hepimizin yaşadığı bir süreç. E, üç yıl büyük bir süre. Eğer değişmemiş olsaydım o zaman bende büyük bir sıkıntı var demek olurdu.
Seksi olmanın sizin sözlüğünüzdeki karşılığı ne?
– Benim için kadındaki en büyük seksilik, özgüvenli, sapa sağlam, kendi ayakları üzerinde, tırnaklarıyla kazıya kazıya bir yerlere gelmiş kendini yenileyen kadın. Ve tabii zekâsıyla, bilgisiyle, donanımıyla büyüleyen kadın. Aynı benim gibi (Gülüyor). Ben müziğimin yarattığı kadınım. Kendimi kalıpların içine sokmayı sevmiyorum. Ruhum gibi müziğimi ve tarzımı da özgür bırakıyorum. Bundan sonra da daha çok seksi kadın olarak göreceksiniz.
EZO Kimdir?
** Ailem Bakû’da yaşıyor. Dört kardeşiz. Babam Avukat. Annem önceden ticaretle uğraşırdı. Çok yaramaz bir çocuktum. Annem hep “Seni büyütene kadar 50 çocuk büyütürdüm” diye söylenirdi. Sokakta gördüğüm her hayvanı eve getirirdim. Kaybolmalarım meşhurdu. Hatta bir gün büyükannemin çiftliğinde saklanmışım. Sonra beni tavuk kümesinde bulmuşlar. Ben tavuğun yumurtasının üzerine çömelmiş duruyorum. Büyükannem “Niye öyle duruyorsun” dediğinde tavuk yumurtaları terkettiği için civciv çıkana kadar yumurtaların üzerinde ben duracağım” demiştim. 2007’de Azerbaycan Tıp Fakültesini kazandım. Okula bir sene devam ettim. İstanbul’dan şarkıcılık üzerine teklif gelince yarıda bırakıp Türkiye’ye yerleştim.
EN ÇOK ŞAŞIRDIĞI ŞEY
Türkiye’ye geldiğimde beni şaşırtan olay ‘tükenmişlik sendromu’ olmuştu. Kime “Nasılsın?” desem “Depresyondayım” cevabını aldım. Bunu anlamak için yüzlerce kitap okudum.