Günlerden bir gün bilge adam tarlasına çalışmak için giderken bir kuyu görür ve yanına gider, eğilip bakar ki çok derin vede dipsiz bir kuyudur.
Tam o esnada kuyudan büyük bir yılan çıkar ve haliyle bilge adam korkup geriler.
Yılan bilgeye korkmamasını, kendisine zarar vermeyeceğini söyler ve ağzından bir altın bırakıverir kuyunun başına.
Böylece yılanla bilge arasında bir dostluk başlamış olur böylece.
Bilge her gün yılanın bulunduğu kuyunun başına gelir, yılan da onun geldiğini görür ve kuyudan çıkarak bir altın verir ve onunla dertleşir .
Günler , haftalar , aylar bu şekilde geçmektedir…
Derken yaşlı bilge bir gün oldukça rahatsızlanır, yatağa düşer. Yataktan çıkamadığı için de dostu yılanın yanına gidemez hale gelir.
Birkaç gün sonra oğlunu yanına çağırarak bu sırrını oğlu ile paylaşır kuyunun başına gidip yılana durumu anlatmasını ister.
Oğlu denileni yapar, kuyuyu bulur ve biraz bekledikten sonra yılan çıkagelir.Oğul durumu anlatır ve yılan her zamanki gibi bir altını çıkarıp bilgenin oğluna verir.
Oğul ise şaşkınlık içinde altını alır ve eve geriye döner . Bilge’nin oğlu eve geldiğinde şaşkınlığını üzerinden atar atmaz hainlik düşünmeye başlar.
“Her gün o yılanın yanına gidip bir tane altın vermesini bekleyeceğime onu öldürür, kuyudaki altınların hepsini alırım!” ve kısa zamanda zengin olurum diye aklından geçirir.
Ertesi gün planını gerçekleştirmek üzere kuyunun başına gider ve yılan olacaklardan habersiz bir şekilde kuyudan çıkar.
Çıkar çıkmasına ama bizim açgözlü oğlan arkasındaki baltayı indirir yılanın üzerine ve kuyruğunu kopartır!
Yılan da can havliyle oğlanı sokar ve kuyuya girer.
Bilge’nin açgözlü, hain fikirli oğlu ise zehirlenip oracıkta ölmüştür.
Bilge oğlunun gelmediğini görünce yataktan kalkıp aramaya çıkar.
Kuyunun başına vardığında oğlunun cesedini görür ve yanına koşup ağlamaya başlar.
Yılan da kuyudan çıkıp olanları anlatır.
Bilge o üzüntüyle ve evlat acısıyla yılana hiçbir şey söylemeden evine döner. Günlerce oğlu için yas tutar ve çok üzülür.
Bir süre sonra daha farklı düşünmeye başlar.
Oğlunun hırsının buna sebep olduğunu ve bu yüzden hem oğlunu, hem de dostluğunu kaybetmiş olduğunu düşünerek kuyunun başına gider ve yılana seslenir Bilge adam ;
“Olanları unutalım, yine eski güzel günlerimize dönelim.”
der yılana.
Yılan ise bir an duraklar ve cevabını verir;
” Efendi bende bu kuyruk acısı, sende de bu evlat acısı olduğu müddetçe biz artık seninle dost olarak kalamayız der “