Koku Hafızası: Ponçiğin Ayakları

Eminim kimsecikler o sıcacık yorganın altından çıkmak istemiyordur. O halde dünyama hoş geldiniz. Gömülün iyice yastıklara, yataktan bildiriyorum.

Bu olayın rahat bir 5 senesi falan vardır. Belki de daha fazla bilmiyorm. O zaman ki erkek arkadaşımdan Ponçik diye bahsedeceğim. Gerçek kişilerin zarar görmesini istemeyiz değil mi?

sweet-kiss

Günlerden bir gün Ponçik beni eve bıraktı. Bende bir kahve içmesi için onu yukarı davet ettim. Yanlış anlaşılmasın, ucuz bir sevişme daveti değil. Ki ben ilk sevişmeden sonra ayrılmayı kafama koydum fakat şartlar bir türlü olgunlaşmıyordu. Halbuki keşke “Arkadaşım benim seninle tenim tutuşmuyor” diyip uzatmadan yolumuza bakabilsek. Unutmayalım ten uyumu her şeydir.

Neyse konuyu dağıtmayalım bu sevişme mevzunu başka bir gün konuşuruz. Beraber yukarı çıkık. Ben her zaman ki gibi öncelikle evde ses olması için televizyonu açtım, mutfağa kahve yapmaya giderken çok vaktinin olmadığını biraz oturup gideceğini, kahveyle uğraşmamamı söyledi. Tamam dedim. Tuvalete girdi. Bende televizyonun karşısına kuruldum zaplamaya başladım.

ayak kokusu

“Evde çirkin bir koku var. Anlayamıyorum. Sabah evi dip köşe temizledim. Evdeki bütün çöpleri çıkardım, sıfır poşet taktım. Lodos mu var acaba? Çok kötü kokuyor ya. Ay çocuk ne düşünecek kim bilir. Ay töbeler olsun bir şey ölmüş bu evde.” düşünceler beynimden vızır vızır geçerken tuvaletin kapısı açıldı. Ponçik elinde her zamankinden daha büyük bir kağıt havluyla mutfağa girdi ve oradaki çöpü açtı bir süre baktı ve kağıt havluyu attı. Anlam veremedim. Yanıma geldi ayağında çorap yoktu. “Oha” dedim içimden “Çorapsız mı giymiş ayakkabısını? Ay ben bu adama tahammül edemiyorum! Keko mu bu ya?” Kafamda ki  vızırtılar Ponçiğin “Ben kalkayım artık” demesiyle birden dağıldı. “Tamam canım” dedim. O çıplak lanet ayaklarıyla ayakkabısını giydi ve gitti.

Bu pis koku nereden geliyor?

Dört dönüyorum evde. Bir şey çürüdü evde kesin ama ne? Mutfağı kontrol ediyorum yok. Çişim geldi tuvalete girdim. Peçeteyi çöpe atarken çöpte kağıt olmadığını farkettim. “Pislik” dedim içimden “Tuvalete girdi, temizlik sıfır” ve bir flashback yaşadım. Mutfak çöpüne koştum.

Kör olaydım.

Koklayamaz olaydım.

Mutfak çöpünü açar açmaz yeşil bir duman yüzüme pofladı.

Resmen hırlayarak evin içinde dolanmaya başladım.

Adamın ayakları kimyasal atıkmış. Benim ayağım olsa onlar keserim. Çorabı çıkarıp çöpe atmak ne demek. Esas bu ayaklarla yaşamak ne demek? Bak yazarken inceden kokusu geliyor burnuma. Koku hafızası çok enteresan bir şey.

Ayı! Eve gelme bilmiyor musun sanki ayakların çürümüş. Evde ki bütün çöpler sıfır poşet dedim ya. Eve çağırınca muhtemelen şöyle düşündü; Hım eve gidersek hemen tuvalete girer, çoraplarımı atarım. Ayaklarımı yıkar, kağıt havluyla kurular, yeşermiş çoraplarımı bu kağıda sarar çöpün altına kaktırırım. O da ne! Çöp boş. Hım o zaman gideyim mutfaktaki çöpe atayım. Amanın bu da boş. Ne yapayım? Atayım. Kalkarım birazdan zaten.

kadınkedi

Eve kokusunu bırakmış it. Önce camları açtım. Öğüre öğüre poşeti çıkardım. Başka bir poşete daha koyup aşağı inip sokaktaki çöpe attım. Kedilerden özür diledim.

Eve çıktım. Çöpü, tuvaleti çamaşır sularıyla ovdum.

Adamdan da ayrıldım.

Öpüldünüz.